Gözlerimi kapattığımda
Her dilden bir söz dolanıyor zihnimde
Kanadı kırık
Uçmayı düşleyemeyen bir martıydım
Denizinin koynunda ninnisi söylenen
Nice insanlar görmüşdüm
Hiçbir sihirbazın gözyaşlarını dindiremediği
Nice hayallerde var olmuşdum
Sonu hayal
Küçük bir çocukken istemiştim oysa
Gökyüzünde uçurtma olmayı
Rüzgâr ile kardeş olup maviye ulaşmayı
Şimdi bir şehrin kaldırım taşı
Üstüne basıldıkça biraz daha toprak kokan
Yalnızca çöpçülerin umursadığı
Arada üzerine düşen yaprakların alındığı
Tarih kokan bir yolun parçası
Kış geliyor anne
Birbirimize kenetlendiğimiz arkadaşlar ölüyor
Sevdiğim sökülüp götürülüyor
Karayolu tanrıları tarafından
Sihirli değneğim yok anne
Yağan yağmurları durdurabileceğim
Üşüyorum yine bu mevsimde
Dudağımda bir ayrılık türküsü
Gözümde saçaklardan akan yağmur suyu
Üstümden trenler geçiyor anne
….
Geceme göçtüm yine
Ellerim kan kırmızı olsa da
Siyahtan başka renk yok bu dünyada