Dumanı tüten kâğıtların içine sarılmış Şehirler görüyorum rüyalarımda
Üç, on beş vapurları kalkan
Eylülün on ikisi
Yitik bir aşkın ardından
Küçük bir limana yanaşıyorum
Tepedeki eski okulun bahçesine yürüyüp
Gömüyorum tüm anıları
Bahçedeki köpeğe aldırmadan
En tepedeki kiliseye bir mum yakıp
Dilekler dilemeliydim belki de
Kaderin tecellisine ses yükselterek
Yorulmuşluğumdan olsa gerek
Ulu olacak bir çamın altına oturuyorum
Sahil gözlerimin önünde
Ve deniz gözlerin
Tutuşup yanan gemiler görüyorum
Kaptanı ben
Batıyor ve ben bırakıp gidemezken
Derin bir nefes alıp
Gömülüyorum
Soğuk
….
Buralar çok soğuk anne
Yıldızlar yorgan
Ay ışığı mum
Karabasanlar basıyor gençliğimi
Kovalanan yıllar var elleri tütün
Yüreği nasır
Gülüşü taş
Bir söz
Bir nasihat
Susma, susma…