Ertelemek Ama Ne Zamana
İnsan nefsinde, tembellik, üşenme, acil görmeme gibi pek çok nedenden dolayı
erteleme eğilimi vardır. Gündelik yaşamda pek çok insan bazı işlerini son ana
kadar ertelemeye çalışır. Bunlar genellikle zararı göze alınabilecek türden
ertelemelerdir. Ancak şeytanın telkini olan “Kur’an ahlakını yaşamak”
konusundaki erteleme, geri dönüşü mümkün olmayan bir gaflet durumudur.
Bu, şeytanın insanlara verdiği en sinsi telkinlerden biridir. İnsan,
sonsuz yaşamını etkileyecek olan bu konuda, ileride telafi edeceği zamanı
olabileceğini düşünür. Bir saat, bir hafta, bir ay, gelecek sene ya da
yaşlandığında dinin gereklerini yapabileceğinden kendince emindir; o nedenle
dini yaşamayı, ibadetlerini rahatlıkla erteler.
İnsan şeytanın
telkiniyle "bunu sonra yaparım" derken, yarını yaşayacağından nasıl emin
olabilir? Yarın kendisini nelerin beklediğinden haberi yoktur; dahası yarını
görebileceğinin dahi garantisi yoktur! Tümü, “Hiçbir şey hakkında: "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme.
Ancak: "Allah dilerse" (inşaAllah yapacağım de)...” (Kehf Suresi, 23-24)
ayeti gereği Allah dilerse gerçekleşecektir.
Peygamberimiz (sav) bu konudaki bir hadisinde; “Tevbeyi
geciktirmek aldanıştır, yapılacakları ertelemek ise şaşkınlıktır. (Günah işlemek
amacıyla) Allah’a karşı bahane aramak, helak olmaya sebep olur. Günah işlemekte
ısrar etmek, kendini Allah’ın tuzağından güvende bilmenin sonucudur.”
buyurur. “Oysa Allah’ın tuzağından güvende mi idiler? Allah’ın bir
tuzak kurmasından, hüsrana uğrayan bir topluluktan başkası (akılsızca) güvende
olmaz.” (Araf Suresi, 99)
İnsan, yaşamının her anını
unutulmaması gereken şu gerçeğe göre değerlendirmelidir: Herkes kendi ellerinin
önden gönderdikleri ile karşılık görecektir. İnsan, “Gerçekten sizin çabalarınız
(çelişkili, parça parça) darmadağınıktır.(Leyl Suresi, 4) ayetinde kastedilen
boş emeller peşinde koşmakla değil, sonsuz ahiretini kazanmak için çaba
göstermekle sorumludur. Rabb’inin dilemesiyle rahmetini ve cennetini
kazanabilecek iken, üşengeçlik, tembellik ve ertelemeler nedeniyle hem dünyada
hem de sonsuz ahirette yaşanacak mutluluğu kaybedebileceğini unutmamalıdır.
İnsan, iyilik ve hayır getirecek işi ertelememelidir. Hayra vesile olacak her
iş, insanı olgunlaştırır, imanda derinleştirir.
“…Allah, kendi
eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez… (Münafikun
Suresi, 11) İnsan, Rabb’inin kaderinde belirlediği süre kadar yaşayacaktır; bu
süreyi uzatması ya da yavaşlatması imkan dışıdır.
Zaman, geçirmek değil
kazanmak içindir. Her saniye çok değerlidir; çünkü tekrarı yoktur. Her yeni gün,
yaşanacak yeni bir yirmi dört saat değil, Allah’ın hoşnutluğunun kazanılabilmesi
için yeni bir fırsattır.
“Sonra yaparım” sözü, inanan insana yakışmaz.
Ertelemeden, zamanında yapılan bir ibadet ve geciktirmeden kazanılan güzel bir
ahlak özelliği çok önemli bir kazançtır. Şeytanın önemli bir taktiği olan
erteleme, onun en sinsi oyunlarından biridir. Ve insanları sonu azapta bitecek
olan yoluna sürüklemek isteyen apaçık düşmanın bu oyununa karşı çok dikkatli
olunmalıdır.
Ertelemek ancak inkârda bir artıştır... (Tevbe
Suresi, 37)
(
Ertelemek Ama Ne Zamana başlıklı yazı
fuatturker tarafından
16.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.