Siyahı sevmeye başladığımdan beri
Baktığım yerlere beyazın sitemi değiyor
Kızmıyorum gözlerime
Uzun zamandır
Benimle şeytan
Mazide bir çocukluk masalı
Anımsadıkça beyazların siyahı boğduğu
Saklambaç oyununda günlerin
Birer birer sobelendiği
Sevincin çokça bağırdığı
İşte bu dediğim anda!
Sağır olmasam sessizliğe
Penceremde baktığım ağaç ağlıyor yağmura
Yürek yangını kokuyor toprak
Bulutun feryadı güneşi söndürürken
Yapraklar görüyor
Zift karası cesetleri taşıyan tabutları…
Kara bir ağıt sesi kulağımda
Bıçak ağızlarda kabulleniş
Gözlerime değen yaşlar sitemimi okşuyor
Yüreğime battıkça acılar
Islak ıslak süzülüyor yanaklarıma
Gün kör oldu güneşe
Karanlığın mayalanması fecirde
Bir parça ışığım ay çekip gitti
Yalnızlığı bırakıp avuçlarıma
Anlamını yitirdiğim vefanın ahını taşıyordum
Ölmek diyorum derinlere daldıkça
Ellerimde soluyor mavi menekşe
Bir nefes daha derken
Zembereği kapanıyor kapıların
Soğuk bir yalnızlık dokunuyor saçlarıma
Bu kapılar neden böyle büyük
Rüzgar fısıltıyor
-sevmeyi unutuyor insan-
Sevmeler böyle uzaklardan yankılanınca
Yüreğim saklanıyor satır satır şiirlere
Tam kalemin vebalini taşıyorken ellerim
Aynada görürken aksimi
Sesim barışıkken sesime
Birden köpüren karanlık
İblis köşeden gelirken
En çok korktuğum
Kişiyim yeryüzünde….