Bir incir ağacı anımsıyorum kapımızın önünde
Upuzun dalları gökleri delen,
Benim sızlayan çocukluğumdu.
Kuşlar kanatlarını çekmemiş üzerinde henüz,
Henüz yapraklarını güneş okşuyor
Diyorum ya inanmıyorum.
Tutup dallarını çıkıyorum üstüne,
Yeni fırından çıkmış bir hayal dokunuyor
Yapraklarının kokusundan hissediyorum
Okşuyor ellerimi sevecenlikle
Neşe yüklü ilk tutunmalarım.
Bilmiyordum henüz Amazon ormanlarının yağmurlarını
Ne Belgrat’ı ne Yenice’yi
Arada sırada patikalarında yürüdüğüm
Çiçeklerini topladığım yeri bile bilmiyorum,
En büyüğünün gözlerinde kaybolmadım daha,
Bilgisizliği kucaklamıştı çocukluğum…
Memleketimi gezdim de, gördü gözlerim
Ama yaşımı alıp gitmişti yıllar.
Komşumuzun kızını anımsıyorum kıvır saçlı
Boynunu büküp mahzun mahzun bakan,
Ne vakit mavi gözleri çarpsa gözlerime
Dalları aşağıya sarkıtıp çıkarırdım en uçlara
Sever miydi beni bilmem,ben mutluydum
Ağacımı paylaşmaktan,
Arkadaşlığın kutsal olduğunu incirimden öğrendim,
Gri merdivenimdi gündüzlerimin,
Gecelerimin parlak yıldızı,
Hayal dünyamın kapısı.
Şimdi bir enkazın altındayım
Bir ceset görüyorum mezarsız,
Çocukluğumdu o benim.
Her şeyden kaçıyorum,bulunmamacasına
Hayallerimi saklıyorum kilitli sandıklara
Üşüyorum en sevdiğim insanlara
Küsüyorum incirime
Haydi yeni çocukluğumu sevin!...