“Ey cemaat namaza başlamadan evvel cep telefonlarınızı kapatın. Allah hepinizden razı olsun.” diye seslenen imam efendi esasen bu ikaz ile Allah’ın bahş etmiş olduğu nefesi boşuna tüketip israfa bulaşmış oluyor. (Oysa israf haramdır dinimizde.) İmam ne derse desin cemaat bildiğinden şaşmaz ve canını okur ikaz edenin. "Vay sen misin bizi uyaran ha!” diye içinden geçirir, telefonun özeline ait olan müziği ile ortalığı tarumar eder. Bu yeni araba almış bir gencin; sokak ortasında arabasının ekolayzırlı teybinin sesini son haddeye getirmiş, penceresi açık,  kolu yarım dışarıda, gözü oynaşta haline benzer.

               Cemaat her nasılsa bildiğini okuyacak imam efendi, telefonları da bal gibi castır castır çalacak. Uyarı nafile, telefona sahipleri kafile kafile. Memleket bu yüzden geldi bu hale… Herkes bildiğini okuyor, hariçten gazel okuyor. Oysa maval kısmı bitti uzay çağının.

             Neyse, imam efendinin uyarısından sonra namaza durulur durulmaz cep telefonları çalmaya başlar. Halk müziğinin en oynak türünden tutun da batı müziğinin en ağır melodilerine değin bin bir ezgi yankılanır durur caminin insanı mesrur eden  nakışlı ve hatlı duvarlarında. Hele bir de arabesk bir çalgı ortalığı velveleye verdi mi sorma gitsin? Cemaat huşu içinde eda ederken namazını bu müziklerle daha mı motive oluyor, daha mı dikkat kesiliyor?  Şincik caminin içinde popun ne işi var ey cemaat desem mesaj vermiş sayılır mıyım? İmam efendinin ağzını bozmaması için Eyüp Peygamber sabrına sahip olması gerekir billahi kerim. Mübarek arayanda çakmaz sanki, çaldırdıkça çaldırır habire.. Bazıları çalan telefonun kendisine ait olduğunu bilmeden ahkam keser: "Bu densizlik ya, namazda açık bırakılır mı telefon? Bak bizimkisi  de var çalıyor mu hiç? Ihhh çalıyor, bizimkisi imiş.” Ne oldu ciciş, mort oldun mu İbiş! İmam efendinin uyarısını kaale almadığı için mahcup düşen telefonu çalan zanlı, bir de müziğin ritmi ile yüreğinin ritmi bir olunca kırmızının binbir tonu ile bir renk değişiminden geçer. Ayrıca bu sıkıntının yansıması olarak vücudu soğuk mu soğuk terler döker. Bu durumda imam efendi naapsın Allahaşkına? Mikrofonda kızsın mı telefonu çalan eşhasa, cami dışına mı itsin, ismen hitap ederek mahcup mu etsin, namazı bırakıp gitsin mi?
                     Camiye girerken x-ray cihazı koyup telefonları mı toplasın imam efendi? Telefonu çalan şahsın telefonuna el mi koysun? Babasını mı çağırsın bir öğrenci velisi gibi? Yoksa caminin içine sinyal bozucu bir şeyler mi yerleştirsin? Ya da arayanlara otomatik olarak yanıt veren; “Aradığınız şahıs şu an ibadetini yerine getirmektedir.Siz de kul ile Allah arasındaki rabıtayı bozmak üzeresiniz.Aman dikkat. Başınız belaya girmesin, dara düşmesin.”şeklinde bir geri dönüşüm uyarısı mı yapılsın cami içinden?

                    İmam efendi selam verip tesbihata geçerken; “Allah belanı versin!” diye İsmail YK çalmasın mı birden! Cemaat aynı anda derin bir estağfirullah çekiverdi gayri ihtiyari. Sandılar ki birisi yek diğerine “Allah belanı versin!” diye galiz bedduada bulunuyor. Meğer ki şarkıymış çalan cep telefonunda. Şimdi ağlasak mı halimize gülsek mi? Asıl “Allah senin belanı versin.” desek uyar racona. Camide bu müziğin ne işi var, daha halim selim müzikler hoş olur(?)
    
                      “Ey cemaat namaza başlamadan evvel cep telefonlarınızı açık bırakın lütfen.Allah hepinizden razı olsun.”dese imam efendi inanın bir tane açık telefon kalmaz.Her şeyin tam tersi uyar bize.Yasaklar bize göre değil, biz yasaklara karşıyız.Yasak lafı bize küfür gibi geliyor.Aşağıdaki diyaloglara bakarak neyi ima ettiğimizi anlamanızı istiyorum.

1.Adam: “Hemşerim buraya işemek yassah!”
2.Adam:  "Yasak ha! Ben gösteririm yassahı.O yassah olan bölge aynı anda -nasıl oluyorsa-  işek gölü olur.” İnadına da olsa kaç galon su içilir. Patlayıncaya, tıksırıncaya dek!

Bir başka diyaloğa bakalım:
1.Adam:  "Yassah efendi, yüz milyon kere söyledim camide telefon yassah.”
2.Adam : “Yassahsa eğer ki ben de telefonu en son ayara getirip son ses çaldırtmazsam adam değilim.” Tabi 1. adam mizahı seviyorsa ‘Estağfirullah’ der bu cümlenin bitiminde.
Son bir diyalog:
1.Adam : “Burada sigara içmek yasaktır.”
2.Adam:  “Ben içiyorum siz de gelin söndürün.!Ahanda  yaktım.” Cesareti kör bir inat olarak gören bir toplumda, kuru bir inatlaşma olarak telakki eden bir cemiyette; doğruyu yapma, olması gerekeni yerine getirme elbette fazla yer bulamayacaktır ve her şey her zaman için eksik kalacaktır memleketimizde.
               “Ey cemaat namaza başlamadan evvel dünyevi her şeyi caminin dışında bırakın.Allah hepinizden razı olsun.”der imam efendi vazife icabı. (Caminin dışında ha!) diye içinden geçirir cemaat. Oysa ibadet esnasında parasını düşünen, karısını düşünen, malını düşünen,  işini düşünen, aşını düşünen onca insanın yaşadığı bir toplumda uhrevi bir hal almak gayet zor bir iş olsa gerek.
                “Zırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr!” diye bir telefon sesi. Ardından namazı bırakıp telefonu çalan şahsa hücum eden bir cemaat resmini hayal edin.
                Çözüm işte bu!
                Başka bir çözümse şu şekilde olabilir: "Hak ile irtibata geçnince halk ile irtibatı kesin!"
 
( Ey Cemaat başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 5.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu