Anlatayım madam
Ayaz bir geceydi,
Titriyordu aşk yapraklarım
Sisli sancılar etrafımı sarmıştı
Körebe oynuyorduk yalnızlıkla
Hep kör olan ebe ben oluyordum.
Acılara g/ebe ben.
Mutluyduk! Madam.
Kör dilenci duygularım aşk dileniyordu zamana
Kâğıttan umutlar çiziyordum kaldırımlara
Şimşek çakması gibi biz çarpıldık onunla.
Yüreğimi ablukaya aldı madam
Fetihlerine karşı koyamadım.
Zincirlerine vurmuştu adeta
Mecalsizce çırpınan bedenimi.
Kilitleri paslı kapıları yüreğimin açıvermişti
Sorgusuzdu içeriye girmesi
Buz dağında donmaktı bu madam,
Lal kesilmekti bu bir mucize karşısında,
Bazen de,
Dur diyememekti.
Islaktı feri gün_ahlarımın,
Ene dedim.
‘’Ente’’ dedi.
Ene diyemeden sustum.
Bilmediğim bir dilden çalıyordu melodileri
Sarhoş bir ruhla boğuşuyordum.
Sonra içi içine sığmayan düşler sardı beni
Etekleri zil çalan bir masal başladı…
Masalları bilir misin madam.
Hani sonu hep mutlu biten…
Üç elmanın düştüğü göğü
Bütün umutları ardından saklayan Kaf dağlarını
Sihirli değneğiyle büyü yapan perileri
Benim saatim hep gece yarısına bir kala duruyordu
Bitmesin diye bu büyü.
Leyl-i aşktı bu
Bilirsin Keremin neden eridiğini
Deliliğim bu yüzdendir madam…
Sahi, hangi dilde aşk-ın adı acı çekmekti.
Bu yüzden uzak dur madam
Kötü kokar sevdamın yanığı
Az daha uzaklaş korkuyorum!
Bulacak sana da bahtımın kararsızlığı…