Baktık ki, bütün devletlüler, bütün siyasiler ve bütün eski sözde dostlar unuttu; kalktık Sivas’tan bir yeni kutlamaya kordela kestik. SOGEV olarak Fethin 551. Necip Fazıl’ın da doğumunun 100. Yılını kutladık. Ama genelde Türkiye ikisini de unuttu.

***

Fethin 551. Yıldönümü çok sönük geçti. Devlet ve hükûmet özellikle fethi sönük, silik, iddiasız kutlamaya hatta kutlamamaya îtina gösterdi.

Fetih, geçiştirildi. Zira yeni küresel “pozisyon” itibariyle Fatih ve Fetih gibi anahtar kelimelerin lûgatımızdan silinmesi icabediyordu.

Şehit ve gazi gibi anahtar kelimeler zaten ötedenberi rahatsızlık veriyordu.

Cihet-i askeriye diye Attila İlhan’ın çerçevelediği bir mıntıka temizliği mucibince bu kavramlar Süleymaniye’de Bayram Sabahı’nı değil, bir başka Süleymaniye’de çuval loşluğunu ve akabinde ve detayında tuhaf bir teslimiyet hoşluğunu çağrıştırıyor olmalıydı.

Artık “bizdik o hücûmun bütün aykıyle kanatlı” gibi mısralar yerine “ne huzur, ne saadet, ne fazilettir bu; ihlas ile düştüğümüz çuval sarhoşluğudur bu” türünden şiirler mırıldanmalı, kemalizmin batıcılık projesinin akamete uğradığından ve yumuşatılmış İslam projemizin 21. Asır ile ilgili tasavvurlarımızda yeni kapılar açıldığından dem vurmalıydık.

***

Fetih ve Fatih unutuldu, unutturuldu. Üstelik bu, müslüman kardeşlerimizin devr-i şahanelerinde yaşandı.

Artık İstanbul, uluslar arası konsorsiyum tarafından yönetilebilir; Avrupa Yakası, Anadolu Yakası ve Boğazlar yönetimi diye üç ayrı şehir yönetimi inşa edilebilirdi. Nasılsa yakında Trakya ve Ege AB’ye girecek, Anadolu Türkmen Devleti’ne yeni otuz yıllık yol haritası tavsiye edilecektir. 2024 projesi bütün teferruatıyla hayata geçirilmektedir.

Biz bunu kötümser bir fiksiyon olarak endişelerimizi paylaşanlarla birlikte kaleme almış ve böyle bir roman denemesi ortaya çıkarmıştık.

Ne hazindir ki, kötümser durum analizi, bir uygulama programına çevrilmişe benziyor.

***

Fetih ve Fatih unutuldu, unutturuldu da Necip Fazıl üstadın 100. Yaşı anlamsız ve çıkara dayalı anmalar dışında layık-ı veçhile yad edildi mi?

Ne gezer.

Necip Fazıl, Said-i Nursî, Nurettin Topçu, Mehmet Âkif, Abdülhamid ve daha nice bu coğrafyanın büyük İslâm kalemleri, önderleri dönüştürülmüştür. Kim tarafından? Bilakis onların şakirdleri tarafından. Bu bayrak isimleri hareketlerinin başına koyanlar ve onlar sayesinde önlerini açanlar, bugünü kuşatanlar ne yazıktır ki, onların isimlerini sui-istimal etmişler ve şimdi herbir yol aslından çok farklı mecralara akmaya başlamıştır.

Necip Fazıl’ın, Topçu’nun, Bediüzzaman’ın, Âkif’in değişik üslup ve mazmunlarla dile getirdikleri iki Fatih ayrımı bugün ortadan kaldırılmış, kahramanla hain birbirine karıştırılmıştır. Zaten kahraman da olmak, hain de olmak başarıya odaklanmışlar için sadece yöntem meselesidir; yani ki sade mahiyet farkı vardır.

Oysa iki Fatih arasında ne büyük bir fark vardı.

Birincisi hırsı, kini, çıkarı, dünyevî arzu ve istekleri için sürünen bir vücûd iken; ikincisi aşka adanmış bir ruh idi.

Tiranlar, Firavunlar, nice imparatorlar, kapitalistler, evangelistler, Bushlar birincisidir ve sürünen bedenleri ile dünyaya bir sülük tabiatıyle yapışmışlardır; hâkim olmuşlardır ama ruhları çürüterek, inciterek, aşkı öldürerek...

Diğeri Fatih Sultan Mehmed Han gibidirler. Peygamberlerin gerçekleştirdikleri fetihlerin devamıdır...

Hem bir tarih bilinci vardır, hem de fetih ile kalplerde sefil muhataplarından bir yeniden diriliş inşa eder. Sefaleti asâlete tebdil eder.

***

Necip Fazıl ile Hasan Cemal, Herkül Milas ile Bediüzzaman, Fatih ile Bush arasında sadece basit bir nüans olduğunu zanneden İslamcı teslimiyetçiler girin cehenneminize... üzerinizde olan bütün haklarımız haram olsun. Kul hakkı ile gidin bakalım, orada sizi ne bekliyor görün!...

 

Lütfü ŞEHSUVAROĞLU

( İki Fatih Ve Necip Fazıl başlıklı yazı Şehsuvaroğlu tarafından 1.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu