İsyanım aşksızlığa!
Bu vatan aşksızlıktan gidecek, hep kavga, hep küfür, hep kuru gürültü, hep fasa fiso ile uğraşıp duruyoruz. Gazete sayfaları cinayetler, yaralamalar, intiharlar, kavgalar, tartışmalarla süslü ve para ediyor ne yazık ki ülkemde bütün bunlar! Ekranlar okumuş kerli ferli adamların eşsiz denksiz misilsiz harika birleştirici reklam kokan düşünceleri ile dolup taşıyor. Düşüncelerden yorumlardan gına geliyor artık. Onlar konuştukça sorunlar artıyor. Galiba çözümün değil de sorunun en büyük parçaları bu hüküm verenlerdir diye düşünüyorum artık.
Kimse sevmiyor ve bunu diyemiyor.
Hastalık bu, sevemiyoruz. Sevme yeteneğimizi kaybetmişiz.
Bu toplumun temelindeki problem bu, sevgisizlik!
Okut Mevlana’yı, okut Yunus’u, okut Hacı Bektaşı, okut Pir Sultan’ı, okut Ahmet-i Hani’yi, okut Hoca Nasrettin’i…
Aşıla sevgiyi, bellet saygıyı, bir karıncaya dahi ulu nazarı olan nesli yetiştir.Gör o zaman ülkeyi, gör o zaman kardeşliği…Ama yapamıyoruz bir türlü, o kör kuyudan kurtulamıyoruz, o dolambaçlı yollardan çıkamıyoruz.
Kimse kimseyi durup anlamak istemiyor. Derdin ne demiyor? Bu gözyaşına mendil olayım demiyor. Akan kanı kimse durdurmak istemiyor. Sözden merhemler sürüyorlar kanayan yaranın üstüne… Oysa yara sözle kapanmaz. Oysa yaralar sahte vaatlerle iyileşmez kolay kolay, sevgiyle iyileşir, güzellikle iyileşir çarçabuk.
Son derece kızgın bir toplum olduk. Son sürat radara takıla takıla gidiyor bu toplum. Fatura geliyor adrese. Kırmızı görmüş boğa gibi hep atak içindeyiz. Kimse kimseyi dinlemek istemiyor. Kimse kimseyi sevecek kadar şans tanımıyor. Oysa nefrete şans veriyoruz. Öfke en yakın savunma aracımız olmuş. Çatık kaşımız karizmamız olmuş, sert sözümüz payemiz olmuş. Tavrımız mafya tavrı olmuş.
İsyanım aşksızlığa! Kimse kimseyi sevmiyor ülkemde. Komşu komşuyu, sağ solu, sol sağı. Kürt Türk’ü Türk Kürt’ü… Doktor hastayı hasta doktoru, öğretmen öğrenciyi öğrenci öğretmeni…
Hep bir nefret söyleminde yaşamaya çalışıyoruz, hep aynı kirli havayı soluyoruz.
Aynı gemide, aynı hızla, aynı sınırlar içerisindeyiz, sevgi güzelleştirecek belki de bizleri, sevgi geliştirecek, iyileştirecek belki de ama hiç şansı yok sevginin. En çok bağıran en fazla puanı topluyor, en fazla küfreden en fazla kıymeti alıyor. El birliği ile kesiyoruz bindiğimiz dalı. Sevgi sadece kız adı olarak yaşıyor ülkemde.
Öfke hükmen galip! Onurlu mağlubiyetler yok, şerefli beraberlikler rafta. Her kafada ayrı bir ses, çok sesli anlaşılmaz bir toplum olduk. 75 milyon düşünce var ülkede, 75 milyon bakış açısı.75 milyon asker, 75 milyon yorumcu, 75 milyon masaya yumruk vuran. Ve 75 milyonun çok azı sevgiye ayarlı, anlayışa bağlı, saygıya programlı. Ön yıkamasız toplum, yumuşatıcısız. Direkt yıkan, direkt deviren.
Çıkın dışarı bakın insanlara. Giyimleri önyargımızı nasıl şekillendirir. Tipler nasıl da itici gelir. Renkler ne de etiketler bizi. Coğrafyalar nasıl da mimler. Ağız özellikleri nasıl da fark yaratır. Kelimeler nasılda şekil değiştirir. Biz bu değiliz, bizim hamurumuzda bu yok, insan azizdir, kıymetlidir, nimettir.
Aklım karışık, kalbim barışık oysa! Oyum sevgiden yana, aklım fikrim işim gücüm sevgiden yana. Sevgiye ramak kaldı, öfkeyi tahammülsüzlüğü römorka koydum. Çok uzaklara götürmek için. Çuvala konan kediler köpekler geldi aklıma, mahalle dışına atılan. Öfkeyi, nefreti, kabalığı, cahilliği, kıskançlığı, çekememezliği, yalakalığı neden çuvala koyup atmayız çok ama çok ötelere
İsyanım aşksızlığa!
Toplumun bölünmüşlüğüne, fertlerin aymazlığına.
Para para ediyor bugün.
Makam para ediyor, kat yat para ediyor ama o kocaman güruh mat oluyor.
Kimse kimseyi sevmiyor.
Kimse kimseyi anlamıyor kimse kimseyi takmıyor.
Kimse kimseyi özlemiyor.
Kimse kimseyi çözemiyor aşktan yana. Sevgiler bile yalan aşklar bile kaçmak. Hile hurda genel kabul görüyor. Aşkların posası çıktı, çürümüş hisler var sol yanımızda, kokuşmuş aşklar yaşıyoruz habire. Et pazarında ruh arıyoruz.
Sarılmayı unuttuk harbiden, konuşmayı içten, yan yana olmanın vermiş olduğu güveni kaybettik, sırt sırta vermenin gücünü, arkadan birilerinin bizi savunacağı fikri bitti, kavgada tek başına kaldık, satıldık anında, pazarlandık belki de çaktırmadan, atıldık bir köprüden, itildik bir uçurumdan. Hangi yüz bize dost, hangi dost bize tek yüzlü, bakın yüzlere. Bakın gözlere. Onlar yalan söylemez. Bakın gözünüze. En iyi eleştiri aynanın karşısında yapılandır, unutmayın asla!.
Ah şairim, ah yazarım. Ah fikri işçim, ah gönül neferim. Kimse anlamıyor güzelden, kimse ifade etmiyor doğru olanı. Yalan saltanatını kurmuş, çirkin el üstünde… Haksızlık geçer akçe, köksüzlük modern hastalık. Reçete şu, başlayın sevmeye... En yakınınızdan en uzağınızda olana kadar, herkesi, her şeyi. Anneyi, babayı, eşi, dostu, arkadaşı, hemşeriyi… Doğuluyu batılıyı… Aldanmayın rengine, bakmayın diline, sorgulamayın inancını. Sevin gayri.
Bakın nasıl da ters yüz olacak dünya, iyi nasıl da hükmedecek her şeye. Doğru nasıl da boy verecek, güzel nasıl da yüzünü gösterecek. Nasıl da değişecek insanlar, nasıl da kol kola girecek can cana verecek herkes.
Sevin gayri.
Mutlu bir yarına inancınız varsa ve olacaksa eğer sevin gayri, hemen.