Öte semtteki inşaata gitmek için
Biraz gecikerek geldim durağa
Durakta bir ceylan durakta ay parçası
Güneş bölünmüş düşmüş yere
Bir yanı zindan karası bir yanı nur
Çekildim kenara sessiz utangaç
Gözlerim karşıya kalbim ona yamaç
Derken birden düşmesin mi çantası yere
Elini uzattı sonra bir çığlık
Kaldırdı başparmağında kıymık
Bana baktı, sonra gülümsedi
Çıkarabilir misin dedi.
Saçlarımı yoldu birden heyecan
Elini elime uzattığı an
Kıymığı parmağından çekerken
Saplandı gönlüme bir diken
Anlatsam bir şehir kızının ellerini
Hangi tuğla hangi harç inanır bana
Düşünürken tramvay geldi durağa
Kayboldu aklımın ormanında ceylan
O gün inşaatta bir şehir kızı
Usta o çırak o tuğla o çivi o
Akşam bekar odamın sahibi o
İsli çaydanlıkta onu demledim
O pişti kulpsuz tencerede
Ertesi gün ovdum bir kalıp sabunla
Nasıra tutsak ellerlimi
Tıraş oldum boyadım iskarpinlerimi
Bir yanım hülyada vardım durağa
Yine gösterecekmiş gibi bir kıymık bana
Lakin yoktu durakta ceylan
Güzel bir düşten nasıl uyanırsa insan
İçimde savaş meydanı uyanıverdim
Bilsem geleceğini yıllarca beklerdim
Gün geçti hafta geçti ay geçti
İçimden binlerce tramvay geçti
Aradım her sabah sahipsiz bir çığlık
Bir yüz bir parmak bir kıymık
Bekledim, usanmadan bekledim
Gelecek elbet-dedim
Soracaksınız şimdi geldi mi diye
Ben beklerken acısıyla
O geldi kocasıyla