"Ben diyorum ki ona
             Kül olayım Kerem gibi yana yana
             Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak
             Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..."

                                                        (N.Hikmet Ran)

 




     Hiçbir sabah, o sabah kadar
     Karanlık olmayacaktı
     Malumumuzdu elbet, öncesi de vardı
     Affetmeler epey bir zaman sürerken
     Kırılırcasına çalınıyordu her kapı

     Oysa umutlarımızı saklamıştık
     Kükürt kokulu kibrit kutularına
     Sonra onlarla yaktılar
     En sıcak kitaplarımı
     Aydınlığın ateşinden korkuyor diye
     Zincirlerinin utanç sesleri

     Çünkü Mesut Mertcan'ın
     Buğulu sesiyle birleşmişti
     Hasan Mutlucan'dan kahramanlık türküleri
     "Yine de şahlanıyor aman
     Kolbaşının yandım da kır atı"

     Annemin gözyaşlarıydı
     Filiz'in mektuplarındaki mürekkep
     Ki tel örgü boylarında kurduğum düşlerin
     Beyaz güvercinleriydi onlar
     Uzak dur derken bile,
     Çocuk bedeninden hesabı sorulan

     ....

     Tutulmuş her sokak başında
     Ağrılı bir sancı aldı kavuşmalarımızı
     Tütünün renginden midir bilinmez
     Ciğerlerimizdeki boynu bükük Anadolu
     Havasız cezaevi araçlarının camlarında
     Tanıdık, tanıttılar mahpusluğu

     Bir sağımızdan aldılar
     Bir solumuzdan vurdular
     Solumuz; yani can damarımız
     Yani tandırda ekmek kokusu
     Benim Çukurovamda pamuk
     Karadenizimde çay tarlası
     Zonguldak'ta maden ocağı

     Ateş topuna dönerken
     İnce bileklerde kelepçe
     Bilmezdim ne yana düşerdi Hasdal
     Saatler dördü göstermeden önce
     "Seni sevecek kadar, çok öldük halkım" işte

     Kutlarken zaferlerini
     Yenenler yenilenlerin çığlıklarıyla
     "Bizim oğlanlar başardı" diyorlarmış
     Bayrağında bol yıldız
     Bol özgürlük bulunan kıtadan
     Sonradan duyduk, meşguldük

     Pir Sultan, Hızır Paşa'yı anlatıyordu
     Suskunduk, kırılacak diyordu o çark
     Bizse gönüllü ufalanıyorduk
     Sonunda bir bedeni
     Aslında, yeşili ve umudu
     Toprağa feda ettikçe gülümsüyorduk

     ...

     Şimdilerde gözüm ilişir hep
     Herhangi bir evin bahçesindeki
     Herhangi bir çamaşır ipine
     Kirli üniformalarda
     Asılır belki birgün diye



                                            Himmet Aygüt - Irmak Eriş
                                            Eylül / 2012





( Feda başlıklı yazı HimmetAYGÜT tarafından 11.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu