Bir varmış bir yokmuş. Çok önceleri iyi kalpli bir çocuk varmış. Yalnız bu çocuğun bir kusuru, zayıf bir yönü varmış. Bir işe başladığı zaman kararlı bir şekilde çalışmaz, hemen sıkılır, yarıda bırakırmış. Bundan dolayı okulda dersleri istediği gibi iyi olmuyormuş. Hevesle derse çalışmaya başlıyor, ama bir müddet sonra gözleri dalıyor, uzaklara bakıyormuş.
Kırlarda kelebek kovalıyor, sonra gökkuşağına binip, masmavi gökyüzünde sallanıyormuş. Tabi bu arada dersi de unutuyormuş.
Güneş sarı saçlarını toplayıp, dağların ardındaki evine çekilmiş. Dünya ay yıldızlı yorganını, üzerine çekerek uykuya dalmış. Bizim iyi kalpli çocuk da, mumun ışığında dersine başlamış. Çünkü ertesi gün yazılısı, çok önemli bir imtihanı varmış. Çok çalışıp iyi not alarak, başarılı olmak istiyormuş. Ama biraz sonra yine hayallere dalmış.
Mumun, duvarda yansıyan gölgelerine bakmaya başlamış. Bazen bir kuş görüp kanatlarına tutunmuş. Bazen bir canavar görmüş, kılıcını çekerek dövüşmüş onunla. Bu şekilde yorulmuş ve uykuya dalmış. Ertesi gün horozların ötüşüyle, güneş al yanaklı yüzünü göstermiş. Köyü hafif bir kızıllık kaplamış.
Çocuk hemen kalkmış. Elini yüzünü güzelce yıkayıp, okulun yolunu tutmuş. Okul bahçesinde çocuklar, kuşlar gibi, şen şakrak oynuyorlarmış. Zil çalınca öğrenciler, düzenli bir şekilde sınıflarına girmişler. Çocuk yazılıda heyecanlanmış. Bir müddet sonra dikkati dağılmış. Bildiklerinin hepsini unutmuş.
Kâğıdı öğretmenine vererek, üzüntülü bir şekilde sınıftan çıkmış.
Dağa doğru koşmaya başlamış. Yorulunca bir ağacın altına oturmuş. O sırada gözüne bir karınca takılmış. Sırtında ağır bir yükle, yuvasına doğru gidiyormuş. Biraz ötede ise büyük bir engel, koca bir canavar gibi, küçük karıncayı bekliyormuş.
İlk önce engeli kaldırmak istemiş. Ama sonra bu fikrinden vazgeçmiş. Karıncanın ne yapacağını merak etmiş. Yüküyle birlikte engele doğru, yavaş yavaş ilerliyormuş karınca. Tam engele geldiğinde tökezlemiş.
Yüküyle birlikte yuvarlanmış. Sonra doğrulup yükünü tekrar almış. İleriye doğru yürümeye başlamış, canavarın büyüklüğüne aldırmadan. Yine engele takılıp yuvarlanıvermiş. Ama yılmadan doğrulmuş azimle. Çocuk şaşkın gözlerle bakıyor, karıncanın gücüne hayran oluyormuş. On defa tekrarlanmış bu olay. En sonunda engeli aşmış. Yenerek koca canavarı küçük kahraman, yuvasına doğru emin adımlarla, huzurlu bir şekilde yürümüş.
Kararlı olmanın önünde dağ, küçülmüş de küçülmüş iyice. Küçük karınca büyüyerek azimle, küçük ayaklarla zirveye ulaşmış.
Çocuk tam kalkacağı sırada, başka bir karınca daha gelmiş. Engele takılmadan çıkıvermiş yukarı. Bu iki olay çocuğu düşündürmüş. Azim ve kararlılığın önünde, hiçbir engelin olamayacağını, anlamış küçük karıncayla.
Her varlık farklı bir güçte, kimisi ilk seferde kimisi de, dördüncü ve beşincide başarırmış.
Önemli olan yılmadan çalışmak, başarısızlık köprüsünü aşmak için, azimli adımlarla yürümekmiş.
Karıncalardan bu dersi alan çocuk, evine mutlu bir şekilde dönmüş. Bir plan ve program hazırlamış. Küçük ayaklı arkadaşı gibi azimle çalışmış. Hiç yılmamış. Sonunda başarılı öğrencilerin arasına katılmış. İyi aldığı her yazılıdan sonra, küçük ayaklı kahramanını hatırlıyormuş. Her başarılı günün sonunda, gülen kara gözleriyle uykuya dalıp, başarısının tadını çıkarıyormuş.
Ve gökten üç elma düşmüş. Birisi başarıya koşanlara, diğeri başarıya koşturanlara, üçüncüsü de masalı okuyanlara olsun.
( Çocuk Ve Karınca başlıklı yazı SeyitAhmetUzun tarafından 13.08.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu