Nihaller kurudu, bahçe tutuştu

Zaman ateşinde yandık, hoşçakal.

Sevda değdiğimiz bir göçmen kuştu,

Biz onu ağır taş sandık, hoşçakal.

 

Elimizden düştü umudun mumu,

Görmedik önümüz toprak mı su mu?

Tükendi sonunda saatin kumu;

Şeytanın sözüne kandık, hoşçakal.

 

Vehimmiş yüzünde gördüğüm ışık,

Ne aşk hakikatmiş ne de o aşık.

Tutup da umudu bak kaşık kaşık,

Gayya ateşine bandık hoşçakal.

 

İkrarın diline zem kondu gayrı,

Gönüller tutuklu yürekler sayrı.

Bahçıvanın bağa olmadı hayrı.

Sevgiye üç günlük handık, hoşçakal.

 

Nalemde firakın fecri belirdi,

İzan naçar kaldı, akıl delirdi.

Hani ayrılırsak ölüm gelirdi?

İşte o kelimeyi andık: hoşçakal.

 

( Hoşçakal başlıklı yazı poet19 tarafından 4.10.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu