Günler bir bir tükenip, ömür akşam
olmadan
Nefse kullukta ısrar, etmeyene ne mutlu...
Her derde nimet deyip, hiç kendini salmadan
İnkârın çamuruna batmayana ne mutlu...
Ne mutlu! İncinse de, gönül incitmeyene
Diller kem söz dese de, aslâ kin gütmeyene
Mahâret, gidebilmek! Hiç gelip gitmeyene
İnsanları kendinden itmeyene ne mutlu...
Dünya, ahret tarlası; Diken ekme gül varken
Deme secdeler için henüz daha çok erken
Gündüz kepenk indirmiş, herkes uykuda iken
Seherlerde el açıp yatmayana ne mutlu...
Kimi zevk-ü safâda; "Felekten gün çalıyor! "
Oysa farkında değil, gemisi su alıyor
Bir ömürden geriye eyvâh, keşke kalıyor
Günahlara bal deyip, tatmayana ne mutlu...
Arsızlığı süsleyip, çağ deyip, yakıştırıp,
Besmelesiz sofrada kadehler tokuşturup,
Nefsin açtığı yolda, ardı sıra koşturup,
Helâle haram lokma katmayana ne mutlu...
Bak şu aciz haline, düşün bir, tefekkür et!
Her alınan nefesin bir bedeli var elbet
Hayat dediğin ne ki? sürmüyor ilelebet
Ahretini dünyaya satmayana ne mutlu...
Îmansız gönüllere dünya ahret dâr iken
Mü’min olan kullara Yaradan´ı yâr iken
Kâinâtın güzeli GÜL MUHAMMET var iken
Safını başka yerde tutmayana NE MUTLU...
Mecit
AKTÜRK
***Seslendiren: Yeşim Bektaş***