Kar-s
KAR-S 06/01/ 2013-KARS
Akşamdan beri kar yağıyordu; duygulandım. Kar gibi beyaz kağıdı karalayacaktım. Başladım yazmaya tabii ki yeni yılın ilk yazısını yazacaktım.
Tarih atarken 06 yazınca çocukken yaptığımız plaka şakası aklıma düştü: Türkiye’nin en soğuk ili hangisi? –Erzurum –Hayır! –Ankara –Neden? –Sıfır altı da ondan. -?!?!... Mantıklı mıydı, bilmem. 07-08-09 da var ama sıfır altı olduğu için Ankara öne geçiyordu.
Şimdi Kars’ta, eskilerin Karakış dedikleri aralık ayında -25’leri, Zemheri dedikleri Ocak ayında -40’ı gördüm. Kars’ın ‘s’ harfini kaldırınca kar kalıyordu. Sabah arabanın üstünü süpürürken bir karış kar vardı. Her taraf kar. Hani 80’li yıllarda bir şarkı vardı: “Her yerde kar var.” diye. O bile basit kalmakta. Okumadım ama Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk “Kar” adlı bir roman yazmış. Buradayken yazmışsa başka ne yapsaydı?!.
Yerde beyazlığı bozan eski taş yapıların duvarları. Gökte ise yabanî güvercinler ve kara kargalar. Her yer karla kaplı olduğu için şehir içinde açık alan aramaktalar. Dökülecek bir çöp, yerle temasa geçecek açık bir alan. Geçen sabah yoldan geçerken, yem atan bir esnafı güvercinlerin melekler gibi kanatlarıyla kuşattıklarını gördüm. Ne mutluluk… 30 yıl önce yazmış olduğum “Kış Konuşmaları’nı bir kere daha okudum.
Aslen Erzurumlu olup son 20 yılını Antalya’a yaşadıktan sonra Kars’a gelen bir arkadaşım “yanlış yaptım.” diyordu. ’Hayır’ dedim. ‘Bu yığın kudret helvası; kar değil!. Ters ters yüzüme baktı. ’Antalya’da karı tepede görüyorsun; 4 mevsimi yaşamak gerek.’ deyince ‘Ben Erzurum’da yeterince yaşadım.‘ cevabını verdi.
Kayseri’de kar bol olur. Erciyes’in karı hiç bitmez. Hatta kaypak esnaf, borcunu ödemek için, vade verirken “Erciyes’in karı eriyince…” dermiş. ”Erciyes’e kar yağmış/ Kar altında gül kalmış’ diye bir türkü hatırlarım çocukluğumdan. Yani güz gülleri solmadan üstüne kar yağar. Ama Kayseri’nin karı kuş tüyü gibi yağar. Buranın karı un gibi yağıyor. Geçenlerde fakülte’nin kapısı önündeki karları küreyen hizmetlilere ‘Bu yağan un olsaydı….’ diye dilekte bulundum. ‘Ah keşkem…’ deyip gülüştüler.
Bundan 30 yıl önce, güney-doğu’da, Mardin’deydim. İlk göz ağrım… 2 yıllık mecburî hizmet için gittiğim “şark hizmeti” oradayken 3’e çıkmıştı. Ardından 80 devrimini gördüm. Rotasyona soktular ve 5 yıl kaldım. Şimdiki aklım olsaydı; gittiğim günden döneceğim günü hesaplamazdım. Şimdi, maziden ders aldım ve 30 yıl sonra Kuzey-doğudayım; serhad şehri Kars’ta. Kışını da, karını da, baharını da görecek; tadını çıkaracağım.
Bu yazı da böyle bir külfetin nimeti.
Burada kar, 2 gün boyunca, sürekli yağıyordu. Un gibi olduğundan yükselmiyor ama toprak gibi oturuyordu. ‘Kristal kar’ diyorlar. Kayak için güzel oluyormuş, Erciyes’te, kimi yerlerde, karı sıkıştırıyorlar.
‘Sarıkamış Şehitleri’ şu günlerde Türkiye’nin de gündemi. Bu karda/kışta askeri Kafkaslar’a süren Enver Paşa gençmiş. Naciye Sultan’ı da baskıyla ele geçirmiş. Alman’ların gazına gelip Rusya’ya 2. cephe açmış. 90.000 şehit deniyor ama 30.000 olsa bile insan bu ‘koyun sürüsü’ değil; ciğer paresi…
Anadolu, asker deposu…
Şu günlerde -10 yıl önce kütüphaneden alıp okuduğum- hemşehrim Başkatipzade Ragıp Bey’in Kafkas cephesi hatıralarını, altını çizerek okuyorum. Medrese’yi bitirip tam Kadı/Hakim olacakken cepheye sevkedilen, ağartma çarık ve yaz kıyafetiyle önce kışa sonra “bakımlı, giyimli, zinde Rus askerlerine” (s.81) esir düşen, Cemal Paşa’nın yakını olacak kadar askerlikte mesafe kateden Mülazım/teğmen Ragıp Beyin hatıralarını.
Özetle, ‘İttihad ve Terakki memleketin evladını kurban ettiler.’(s.54) diyor.
Siz ne dersiniz?
(
Kar-s başlıklı yazı
Mustafa IŞIK tarafından
10.01.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
