*Bir bebek şarkısı
değildi söylediklerim, bir
şehidin kendi ağzında söylediği ölümsüzlük ağıtı
değildi dile getiremediklerim.
*Bir temizin sayfasındaki
kirli amaçlar kalemi de
değildim.
Neydim sahi,
sevgilim, neye sızlıyordum? Sorusuz kalmış yaşamlar girdabından
hislerimin kelamlarından sana
birkaç şey sunuyorum Elnaz.
Yanılmışlığı sağan dudak uçlarında , öteleri ıslatan algılarım var.Algılar şehrinden sesleniyorum sana. Egolar,hormonlar, hazlar,
hesaplar, hayıfsızlıklar, hayalsizlikler,hatırşinaslıklar içinde kalmış
bir anın damarıyım.
Kirletilmiş, kandırılmış,
nefsine yenilmişliği zafer saymış, doyumsuzluklar sarhoşları arasında kendimi bulmaya çalışan algılar rindiyim.
-İnsanlık özünün damarından kanıyor.İnsan olmanın en zor
bağında, önüme, ruhuma, algılarıma, ruhuma nefsi
setler örülmüş. Benliğim
kirlenmiş ego posalarıyla. Yanılsamaların çevresel
görüntüsüyle sahte bir benlik
olmuş duruşum.
-Bir bebektim, seni
severken.Aşk varken gönül salıncağında bir bebek gibi ağladım.Bir bebek gibi
sevdin, bir bebek gibi sevdim seni.
Salındık, aynı ruhun, aynı dimağın tadında
tutkuluca kaldık.Kumruluğun dersi
olduk, sarıldık sarmalları kıskandıracak
bütün emellerle. Kirlenmişliğin şifresi
haz ne zaman devreye girdi
bebek olmaktan çıktım.
Kocamış bir bebek
gibi durdum .Dışım bebek
içim bin yaşında nefsine yenilmiş, erkeksi
hormonlarının selinde başka ellerle
sefaya gayrı
olmuş bülbül tahtıydım.
*Bir ego kadar
tehlikeli ateşler içinde alev alev yanıyordum.Küllerim , güllerini
yaktığında sol yanımdaki salıncak
kırılmıştı.Can kırıklarının can
bebeği olmuştun.O bebeksi dudaklarına
can kırıklarım batmaştı.
-Bir öpücük dersinde
insanlık olarak yenildik Elnaz.
-Ego; özünün eğitilmemiş,
ruhsal elekten geçirilmemiş
, duyularla berrak azizliğe
ulaştırılmamış,
kendini
bulmamışlığın ücrasıdır.Bu ücraların
ümmisiyim, bu tınısızlığın sızısıyım,
bu sensizliğin sesli diliyim. Benimde kirlenmiş geçmişleri taşırım.
-Bir erkek ortalama bin egodan
oluşur. Standart sapması yok bu içlemin.Bir erkek, ego ile haz ,kariyer,
yar, duyguların standart sapmasından
ortaya çıksa da bu benliği
iyileştirme merdiveninde bilincin,
sosyal algının, aktivistliğin, ilmi çitçiliğin,
ruhsal aydınlanmanın, doğrusal
düzlemin çemberinde feleği düzelmişler vardır.Ben, egonun
sponsor olduğu bir beyin
değilim Elnaz.
*Toplumsal , ailesel, çevresel,
algının yaratmış olduğu ego
toplamı değilim. Örülen duvarların
erkek sözü ya da özü de değilim.
*Bilinçaltı filtrem
kirletilmiş, bir amaca, bir duyguya, bir bağıla, bir algıya, bir yaşama tekil dünyam
olabilir. Yaşanırlığı en özelinden tanıyan, kendimi tanıyangillerden.Gayrı, asılları, asilleri, aslını bilenlerin yürek bileycisiyim.
-Keskin uçlardan kaçan,
kaliteli yaşamın bandında
ruhsal yürüyüş yapan, kendimle
tanınmış, kendimle tanışmış, önce kendime tanınmış biri olarak
güzel yüreğinin tanınmışıyım Elnaz.
Ve bireye hep
özel, meleksi, iyilerle donatılmış
benliğiyle doğar. En iyi insan modeli bebektir.
-Herkes sever bu özü. Sevecendir,zararsızdır, sevgi yumağıdır, her türlü
özel duyguyu barındırı.İnsan özüyle
temiz bir dünya ile gelir.Kirletilmişlik
yok.Bizi kirleten çevresel ve
toplumsal çevrenin güzelliklere,
güzel niyetlere, mutlak doğrulara
çevrilmemiş halidir.
İkiyüzlü bir benliği yaratan
çıkarcıların maşası olmaktan
kaçınma zamanı gelmeli artı.
Sahte bir benliği gerçek benlik
gibi gösteren fikri,
ırki, söylemsel, kavramsal
algıların sosyal yırtıcıları
vardı.
-Kimisini ırka, kimisini bir
fikre, kimisini dogmatik inançlara, liderlere,
bağımlı kıldılar. Sürekli sahte
benlik yaran kapital uzmanları vardı.
-Şimdi de sosyal medyanın
yarattığı sahte hacimli
benlikler gibi.Kapitalizmin öndeşleri,
psiko-sosyal bağlamda yeni bir düzlem yarattılar.Facebook, Twitter,
Msn,Skp, gibi nice sosyal ağla,
toplumsal algıyı zehirleyen, sahte benlikler,bağımlı benlikler, banal beyinler, algısal zehirlenişler bağımlı bir
benlik yaratıp uyumlu ve
uykulu bir toplum yarattılar.
-İki açıdan kazandılar.Meta bu sefer herkes oldu.Herkes oralarda.Meta
olarak bütün dünyayı kullanmaya
başladı kültür emperyalistleri.
-Kazandılar,hem fikren, hem beynen, hem de maddi anlamda.Onların eli beynimizde başladı, cebimize, vicdanımıza, algımıza, oradan ruhumuza,
girdi.
-Sosyal ağların oluşturduğu sahte benlik
furyasında kendimize aitlerin girdabında
gerçek kimliğimizi, toplumsal
algımızı, en güzellerimizi seçmekte zorlandık.
*Kimdeşlerin sorusuna cevapsız yaşamlar olduk.Kültür emperyalistleri, algısal, sosyal savaşı başlatıp , diğer savaşları azaltılar.Gerek yoktu, başka ülkeleri
fethetmeye. Derin mihraklar,
evimizde, cebimizde, beynimizde,
ruhumuzda.
*Sosyal algının yanılsamalarında, her şeyi normal olarak gördük, hepimiz oradaydık.Çünkü orada olmamız
nefsimize yakındı.
-İçimizdeki çocuk eğitimsizdi. İçimizin
annesi ezelden açtı. Beynimizin bir kertesini kullanıyorduk.
Kavramların içindeydik. Şucuyduk.
Herkes kendi kutbunun
horozu, papağanı.Herkes kendi
fikrinin maşası.Başkasına köz
olduğumuzu unuttuk.Dava dedik, emek dedik,
vaatler dedik.Kandırılmışlığımıza
sunulan güzel kılıflara inandık.
-Bir doğrunun ortasında binler
yanlışı doğru sandık.Yanılgılarımızın
farkına varmaya erteledik.Herkes sonrasında bir çıkarın endeksi
oldu. Aslında hepimiz nefsimize
yakın bu
çıkar borsasında hisse
senetleri peşinde kaldık.Kimimize
kariyer, kimimize, makam, kimimize güzel bir dünya…Herkes bu güzelliklerin
peşinde peşinatı ödenmiş anlara daldı.
-Sonra baktık ki herkesleşmişiz.
Londra ile Elazığ arasında
tek fark saat farkı kaldı. O da elimizde değildi.Benzerliklerimiz vardı. Hepimiz aslında içimizde Messi , Ladya Gaga , Justin Bieber, Park Jae-Sang' olduk.Aynı şarkıda ,aynı ruhu
taşımaya çalıştık.
-Oysa her insan bir dünyan, milyarlarca dünyayı tekil yapan teslimatçıların teslimcisi olduk.
Nerede yanıldık Elnaz?
*Neyin var diye soruyorsun? Sevdamın tellerinde sadece senin
hüznün çalınmıyor.
Damlalarınla damlalarım
arasında farklar var.Sen kendin için
ağlarken, ben değişen, yozlaşan,
kendini kaybeden, kendisiyle
yabancılaşan, doyumsuzluklara, saplantılara,
sapkınlıklara , ego olan
bireyler için , sonra sensiz
kaldığım her an için ağlıyorum.
-Benim damlamla, çobanın damlaması aynı olur mu? Kuzusunu
kurda teslim etmiş çobanla, algısını, fikrini, sosyal dünyasını ,çıkarcı sülüklere teslim
etmemek için ruhsal, özsel, fikirsel,
evrensel diriliş ağlayan ben
arasında fark olmalı
Elnaz.
*Senin için ağlayışlarımın
tamamen tercih meselesidir.Tercümanı yok bu içsel sızışısın.
Sen içimdeki sevgilerin dili,
yalnızlığımın iç mimarı, beynimdeki
algıların sosyal dansı, ruhumun
derin magması, kendimle
tanışmayı, barışmayı sağlayan
vicdan melaykesisin Elnaz.