Çok sevdiğim güzel ve özel insanlardan biri de rahmetli Zeki SOYAK hocamdır. Ömrünü binlerce gencin yetişmesi yolunda harcadı. Dava, gönül ve hizmet insanıydı. Rabbim ondan ve onun gibilerden razı olsun, inşâallah mekânı cennet olur. Hocamın açtığı kutlu çığırda, hizmet kervanında hizmet etmeye çalıştım. Zaman zaman da olsa görüşme, duasını alma şansını yakalayan insanlardan biri olduğum için Allah’ıma şükrediyorum.

  Hocam tam bir hizmet insanıydı. Eserleriyle, sohbetleriyle yıllardır bulunduğu her yerde örnek insan olarak gösterildi. Binlerce genç yetiştirdi ve yetişmesi için ömrünü bu yolda harcadı, Rabb’im mekânını cennet etsin. Nur içinde yatsın. Bizleri de onun yolunda gidenlerden eylesin. Hayırlı insanların yaptıklarının güzelliklerle anılacağı muhakkaktır. İyilik yap insanlar seni ansın, kötülük yap insanlar senden kaçsın. Vefatından sonra rahmetli hocama yazdığım yazımı ve şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

 İşte Size Gerçek Bir Öğretmen

 

Hocamın vefatının ardından hocaları, talebeleri tüm sevenleri yazı ve şiirler yazdılar. Kimi “Âlimin ölümü âlemin ölümüdür.” başlığını attı, kimi hocamın adıyla başladı. Kimi vasiyetini yayınladı. Kimisi de “Bir yıldızımız daha kaydı” diye onu güzel sözlerle andılar. Allah hepsinden razı olsun. Hepsi de hocamı en güzel bir şekilde anlattılar.

Ben de öğrencisi olarak bu kutlu kervana katılmak istedim. Yazıma nasıl bir başlık atayım diye epeyce düşündüm. Sonra bir başlık değil birkaç başlık altında yazmayı uygun gördüm. Hocamla ilgili düşüncelerimin yanında onunla ilgili anılarımı da yazmaya, anlatmaya çalıştım. Hocamın kişiliği ve yaptığı hizmetlerinin öyle kolayca anlatılabilecek, bir çırpıda söylenip yazılamayacak kadar çok olduğunu da biliyorum. Onu anlatmaya sayfalar yetmez.

Yazımın ilk başlığının “Gerçek Öğretmen” olmasını istedim. Gerçekten hocam her şeyden önce mükemmel bir insan, dava ve fikir adamı, iyi bir rehber… Daha sayılamayacak kadar özellikleri olan güzel bir insandı. Eğitimciydi ama öyle rast gele bir eğitimci değil gerçek bir eğitimci idi. Hocamı görünce aklıma Musab ibni Umeyr Hazretleri geliyordu. Hz. Musab, bilindiği gibi islâmın ilk muallimi idi. Bu yolda çok sıkıntılar, acılar yaşamış, mücadele etmişti. Bedir ve Uhud savaşlarında Peygamberimiz (S.A.V)’e sancaktarlık yapmış ve şehit olmuştu. Biz eğitimcilerin önderi olan bir sahabeydi. Ömrünü tebliğle geçiren, tebliğ yaparken takip ettiği nebevi metot, bu gün ki eğitimcilerin örnek alması gereken bir metottur. Kırmadan yumuşak bir dille gönüllere hitap edebilmek. İşte hocamın metodu da bu idi. Zorlaştırmayıp kolaylaştıran, nefret ettirmeyip sevdiren bir metodu uygulardı. Kendisini tanıyıp ta hayran olmayan birine rastlamak zordu. Hocam da sayısız hizmetleriyle o kutlu sahabenin yolundaydı. Bu zincirin günümüze kadar uzanan halkalarından birisiydi.

Bir fethi Mübîn gününde Kayseri Ulu Camii avlusunda mahşerî bir kalabalıkla son yolculuğuna uğurlandı. Sevenleri gerek camii avlusunu gerekse de asrî mezarlığı doldurdu. Eller üstünde taşınarak baki âleme yolcu edildi. Yüzlere yağan rahmet damlaları gönüllerde meltemlerin esmesine sebep oldu. Okunan Kur’an ve yapılan dualar o temiz, pak ruhuna hediye edildi.

Gerçek öğretmen demiştim. Evet, o gerçek bir öğretmendi. Yıllar önce dersimize girmişti. Rahmetli hocamın talebesi olma şerefine ermiştim. Onun ruhları okşayan sesiyle dersini dinlemek, öğütlerine kulak vermek bana da nasip olmuştu. Hocam öğrenciye değer veren, onu dinleyen ve anlayan, yardımcı olan, öğrencinin kalbini kazanabilen ender hocalardan biriydi. O yıllarda rehberlik nedir bilinmezken öğrencilerine en iyi rehberliği yapardı. Öğrencilerle ilişkilerini çok iyi tutan, diyaloglarında kırıcı olmayıp yapıcı olan, öğrenciye okulu ve dersleri sevdiren, öğrenciyi bir rakip olarak değil öğrenci olarak gören, notunu silah gibi kullanmayan gerçek bir muallimdi.

 

 Güzel Bir Vefa Örneği

                      

2002 yılında kalp rahatsızlığı geçirdim. Kalp ameliyatım öncesi ve sonrasında hocamın çok yakın ilgisine şahit oldum. Vefanın İstanbul’da bir semt olmadığını, bir hocanın talebesine olan engin vefa örneğini yaşayarak gördüm. Rahmetli hocam sadece hocalarına değil öğrencilerine de vefalı olduğunu uygulayarak göstermiş oluyordu. Yaşadığım için anlatıyorum ki insanlar bundan dersler çıkarsın.

 Hastalandığımı duyan hocam, evime geçmiş olsuna geldi. Dua edip nasihatte bulundu. Ayrıca ameliyatımın Şanlıurfa’da olacağını duyunca hemen oradaki kardeşlere telefon ederek beni onlara emanet ettiğini söyleyerek, gerekli talimatları vermiş. Oraya varınca bunu anladım. Sağ olsun oradaki kardeşlerimiz, dostlarımız yardımcı oldular. Bizi orada garip bırakmadılar.

Ameliyat öncesi ve sonrasında telefonla arayıp halimi hatırımı sordu, geçmiş olsun dileklerini iletti. Kayseri’ye gelince de yine evimde ziyaret etti. Ameliyatımdan altı ay kadar sonra kalp damarlarım yeniden tıkanıp defalarca hastanede yattığım sıralarda da hastaneye ziyaretime geldi. Ziyaret sırasında ve sonrasında anlatmakta zorlanacağım çok özel ve de güzel anların yaşanmasına şahit olduk. Hocamın odaya girmesiyle sanki odamıza nur doğdu. Yüreğimiz ferahladı, içimiz genişledi. Manevî hava hastane odasını sarmıştı. Hocam ziyaretini bitirip odadan ayrılınca hasta arkadaşlarla yaşadıklarımızı paylaştık. Odada birlikte kaldığımız arkadaşlar;

— Ali hocam, gerçekten hocanız çok değerli biriymiş. Yüzünden, konuşmasından bizlerde etkilendik, dedikleri hâlâ kulağımdadır. Yüce Rabbim bizleri ona layık insanlardan etsin. Onun açtığı hayırlı hizmetlerde çalışmayı da nasip etsin.

 

  Gönül Adamı - Örnek İnsan

 

Hocamla zaman zaman bir araya gelir ilim ve irfanından feyz alırdık. Vakfımızın her yıl geleneksel hale getirdiği mesire şenliklerinde, yine eğitimciler olarak yılın muhasebesini yapmak, eğitimin sorunları ve çare yollarıyla ilgili istişari toplantılar için bir araya gelir, hocamızı dinler görüşlerinden yararlanırdık.

 Hocam, gerek konuşması gerek eserleriyle insanların akıl ve ruh dünyalarına en güzel bir şekilde hitap ederdi. Kardeşler diye yumuşak bir dille konuşarak insanları etkilerdi. Eğitim konusuna büyük önem verir, gençlerin eğitimleriyle yakından ilgilenirdi.

Gerçek eğitimcilerde bulunması gerekli hususları dikkatlere sunar, eğitimde takip edilecek metotları birer birer izah ederdi. Eğitimde en önemli unsurlardan birinin öğretmenler olduğunu söyler, öğretmenlere çok büyük görevler düştüğünün altını defalarca çizerdi. Öğretmenlerin üretici olmasını, zamanlarını en iyi ve verimli bir şekilde geçirmesi gerektiğini belirtirdi. Kendisi yıllarca eğitimin içinde öğretmen ve yönetici olarak bulunmuştu. Kendi yaşadığı tecrübeleri bizlere anlatır, yol gösterir, önümüze ışık tutardı. Şimdi bunlardan mahrum kaldık. O güzel mübarek yüzünü, tatlı dilini, nasihatlerini çok ama çok özleyeceğiz. Onun gibi âlimler kolay yetişmiyor. Bu yüzdendir ki “Âlimin ölümü, âlemin ölümüdür” denilmiştir.

Değerli hocam girişimciydi, dernek, vakıf, dergi, radyo çalışmalarıyla uğraşır yerinde duramazdı. Davasından asla taviz vermezdi. Hak bildiği yolda cesaretle yürür hiç kimseden çekinmezdi. Özü neyse sözü de oydu. Merhametli, cömert ve güzel ahlâklıydı. Kalp kırmaz kimseyi incitmezdi. İstişareye büyük önem verir, yapılan işleri bizzat takip ederdi.

Hocam garipliğin acısını yüreğimizde dindirir, çorak mevsimi, çöl iklimini bir vahaya çevirir, sayısız çiçekler yetiştirirdi. Hocamızı hüzün dolu duygularla ebedi âleme yolcu ettik. Kendi güzel, gönlü güzel insandı. Onun gönül dünyası manevi âlemin güzellikleri ile doldurulmuştu. Gönül ve fikir dünyasını her kesimden insana açar onların dertleriyle dertlenir, sevinçleriyle mutlu olurdu. Elinde yetişen sayısız öğrencinin elinden tutmuş, onların şahsiyet ve karakter kazanmaları için uğraşmış, onlara etki etmiş yol göstermiştir. Kendini yetiştirmiş bir âlim, hayatı anlayan bir fikir sahibi, bildiğini yaşayan bir gönül adamıydı.

Eğitimcilerin yüksek idealleri olması gerektiğini söylerdi. Bunun için boşa harcayacak zamanımızın olmadığını belirtir, bizzat kendisi yapar bizlere de örnek olurdu. Yaptığı işlerde hiçbir dünyevî menfaat beklemez, sadece Allah’ın rızasını kazanmayı arzulardı. Yaptıklarının hesabını yapmaz bunları dile getirmezdi. “Fedakârlıklarının hesabını tutanlar bu davayı yürütemezler. Bir insanı kazanmak zor, ama kaybetmek kolaydır. Hizmet heyecanını kaybeden insanlar; damarlarındaki kanı kuruyan insanlar gibidir. Bir işi yaparken sevdan ve sancın varsa o zaman çileler zevke dönüşür”  derdi.

Elinden binlerce genç yetişti. Şimdi onun ardından yetiştirdiği binlerce genç birer dua ordusu oldu. Onu hayırla anıyor ve açtığı bu kutlu çığırda koşar adımlarla ilerliyorlar. Ne mutlu hayırda yarışanlara ve bu yolda ilerleyenlere. Hepsine selam olsun.

Rahmetli Hocam, ne mutlu ki sizin öğrenciniz olup sizden ders aldım, nasihatlerinizi dinleyip, ilim, irfan ve ahlâkınızdan istifade ettim. Hizmetlerinizin bir ucundan tutabilmişsem kendimi çok mutlu sayarım. Bunları bana lütfeden Rabbime sonsuz şükrediyorum. Sözlerimi gönlümden kopup gelen şu ifadelerle tamamlıyorum. İyilik yap insanlar seni ansın, kötülük yap insanlar senden kaçsın. İnşâallah ruhun şad, kabrin nur, makamın Firdevs-i A’lâ olur aziz hocam. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi tüm inananların üzerinize olsun. İlkadım Dergisi Mayıs- Haziran 2006

 

— Rahmetli Zeki SOYAK Hocama —

 

 HOCAMI YOLCU ETTİK

 

Fethi mübîn gününde yüreğimden vuruldum,

Buğulanan gözlerle hocamı yolcu ettik.

Sevginin ocağında yıkanarak duruldum,

Güzelim cennetlere hocamı yolcu ettik.

 

Başında hece taşı, gölge yapın söğütler,

Sevgiliye yer açın komşu olan lahitler,

En güzel muştularla melekler onu bekler,

Kevserli bahçelere hocamı yolcu ettik.

 

Sayısız genç yetişti Enderun’un bağrında, 

Bin bir renkte çiçekler yetişti aşk bağında,

İlk adımlar atıldı Mefkûre ocağında,

Bal akan derelere hocamı yolcu ettik.

 

Ne mutlu ki ders aldım rahle-i tedrisinden,

Bu aciz nasip aldı o kutlu nefesinden,

Bedenim hayat buldu dualı sözlerinden,

Misk kokulu güllerle hocamı yolcu ettik.

 

Ruhları dinlendiren aşk kokan gözlerinden,

Okuyan feyz alıyor yazdığı eserinden,

Bin bir çeşit gül açtı mübarek ellerinden,

Gönülden sevenlerle hocamı yolcu ettik.

 

Mahşerî kalabalık el üstünde taşıdı,

Semadan yüzümüze rahmet seli saçıldı

Gül kokulu bedeni hüzünle uğurlandı,

Hakk’a koşan erlerle hocamı yolcu ettik.

 

Seveni koşup geldi doğunun bir ucundan,

Dostları akın etti Nevşehir’den, Konya’dan,

Kırşehir, Şanlıurfa, İstanbul, Ankara’dan,

Nura koşan gençlerle hocamı yolcu ettik.

 
Özkanlı’nın yüreği, bak elleri titriyor,

Hocamızın sevgisi artıyor eksilmiyor,

Sevdalı gönüllerde muhabbeti bitmiyor,

Sonsuzluk âlemine hocamı yolcu ettik.

 

29. 05. 2005

 

Rahmetli hocamın ardından vasiyeti çoğaltılarak dağıtıldı. Vasiyetini siz değerli gönül dostlarıma sunmak istiyorum. Umarım yararlı olur.

 

VASİYETİMDİR

 

Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdülillâhi Rabbil Âlemîn. Vessalâtü vesselâmu alâ Rasulinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.

 

1-  Hangi şart ve durumda bulunursanız bulunan İslâm’ı yaşamaya ve tebliğ etmeye, bütün imkânlarınızı kullanarak gayret edin. Sakın dininizden taviz vermeyin.

 

2- Dünyanın geçici basit menfaatleri için, ahiretinizi harap etmeyin.

 

3- Şahsınızla ilgili hususlarda her zaman hoşgörülü, affedici olun, fakat dinimizin herhangi bir hükmü mevzubahs olduğu zaman yapılması gereken ne ise mutlaka onu yapın. Bu hususta asla hoşgörülü davranmayın.

 

4- İslâmi hizmetlerde mutlaka yerinizi alın, bu hizmetleri aşk, şevk ve heyecanla, yalnızca Allah rızası için yapın. Biliniz ki Allah rızası için yapılmayan bir işde, konuşulan bir sözde asla hayır yoktur. Üstelik kişiyi vebal altında bırakır.

 

5- Allah yolunda hizmet ederken, birçok engel ve sıkıntılarla karşılaşacaksınız. Sakın ola ki bu sıkıntılar, bu engeller sizleri hizmetten alıkoymasın, yılgınlık, bıkkınlık, usangınlık vermesin.

 

6- Hizmetler sabır ister, sebat ister, azim ve gayret ister. Fedakârlık ister. Bizim inancımızda, asla ve asla ümitsizliğe yer yoktur. Müslüman en kötü şartta bile ümitvar olacaktır.

 

7- Hizmet ehli kişiler, hiç beklemedikleri kişilerden, hatta en yakınlarından bile birçok olumsuz davranışlarla karşılaşabilirler. Böyle bir durumda bile hizmet heyecanı kaybedilmemelidir. Her Müslüman, hele hele bir hizmet eri; sevdalı, sancılı ve heyecanlı olmalıdır.

 

8- İnsan hayatı zamandan ibarettir. Zaman ise büyük bir hazinedir. Sakın ola günah sermayesi yapmayın.

 

9- Her insanın beşeriyet icabı iyi ve kötü yönleri bulunabilir. Bizler her zaman iyi yönlerine bakalım. Kötü işleri başkalarına zarar vermediği müddetçe onları ifşa etmeyelim. Ancak kendilerine de gizli gizli nasihat etmeyi ihmal etmeyelim.

 

10- Dünyada ne aldanan, ne de aldatan olalım. Hele hele asla aldatanlardan olmayalım. Ahiret işlerinde ise asla nefsimizin, şeytanın ve kötü çevrenin yanıltıcı, saptırıcı söz ve işlerine aldanmayalım.

 

11- Amelin az da olsa devamlı olanı makbuldür. Onun için hizmetlerimizde kulluk vazifelerimizde devamlılığa ve sürekliliğe özen gösterelim.

 

12- Beşeri münasebetlerde İslâm'ın ön gördüğü esaslara azami şekilde dikkat edelim.

 

13- Akrabalık bağlarını asla kesmeyelim. Karşı taraf kesse bile biz kesmemek için elimizden gelen fedakârlığı yapalım.

 

14- Nesillerimizde ilim ehli, Kur'an ehli asla eksik olmasın. Evlerimizi bir mektep haline getirmeye gayret edelim. Ailemizin her ferdi asgaride farzı ayn olan ilimleri muhakkak öğrenmelidir.

 

15- İslâm yaşantımızdan bir parça değildir. O hayatımızın her safha ve sahasında hükümdar olan bir nizamdır. Ona göre hareket edelim. İslâmı bütünüyle, hayatımızın bütününde yaşamaya gayret edelim.

 

16- Dünya aldatıcı bir süstür. Bir duvaktır. O duvağın arka planını görenler, ona asla rağbet etmemişlerdir. O bakımdan dünyamız için dostlarımızla, akrabalarımızla, Müslümanlarla olan ilişkilerimizi asla zaafa uğratmayalım.

 

17- Toplumda örnek insanlara, örnek ailelere, örnek cemaatlara ihtiyaç vardır. Sadece öğrenen ve öğreten değil, amel eden ve her yönü ile örnek olan kişi, aile ve cemaatlerden olmaya çalışalım.

 

18- Bir Müslümanın iman, ilim, amel ve hizmetlerinin meyvesi güzel ahlaktır. Güzel ahlak demek, Kur'ani ve Muhammedi ahlak demektir. Bu ahlakla ahlaklanmayanlar, meyvesiz ağaca benzerler. Onun için hem kendimizi, hem de nesillerimizi Kur'anî ve Nebevi ahlâkla ahlâklandırmaya çalışalım.

 

19- Kibir, ucub, haset, kin, yalan ve iftira, cimrilik, acelecilik, hırs, içten pazarlıklı olmak, azgın şeytanların ahlakındandır. Bu gibi kötü ahlaklardan şiddetle sakınalım.

 

20- Gerek şahsi işlerinizde ve gerekse İslâmi hizmetlerde muvaffak mı olmak istiyorsunuz? Öyleyse:

Önemseyecek,

Benimseyecek,

Planlayacak,

         Fedakârane çalışacaksınız.

         Bu hususlara dikkat edilerek yapılacak hizmetlerde, hayırlı neticeler alınır, hizmetler bereketlenir. Hizmetin küçüğü, büyüğü olmaz. Hizmetlerde Alla rızası gözetildiği takdirde küçücük bir hizmetten çok büyük sevap alınır. Allah indinde makbul bir amel olur.

 

                                                  16. 06. 2004 - Zeki SOYAK

 



( Zeki Soyak Hocamın Ardından başlıklı yazı Ali ÖZKANLI tarafından 21.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.