Arkadaşlarımızla otururken bize “Biliyor musun ? “ diye bir soru yöneltilse  hemen heyecanlanır, “Neyi?..”sorusunu sorarız. Karşınızdaki de büyük bir zevkle kendisinin bildiği
sizin bilmediğiniz, ona göre çok önemli olan bir bilgiyi aktarır size. Siz de verdiği bilgiye daha önce sahip olamamanın sebep olduğu eziklikle veya duymak istemediğinizi ortaya koyan bir tavırla dinlersiniz onu. Anlatılanlar ise sıradan bir dedikodu olur genellikle.

      Her gün bir şey öğreniyoruz. Özellikle çağımızda geliştirilen iletişim araçları sayesinde her gün farklı bir bilgi kazınıyor belleğimize. Yani her gün bir yığın malumat bombardımanına maruz kalıyoruz. Acaba öğrendiğimiz bu bilgilerin hepsi, gerekli bilgiler mi ? Bunu hiç düşündük mü? Aslında her gün birçok faydasız bilgi öğreniyoruz. Bunun farkında mıyız? Hayatımız boyunca hiç kullanmadığımız, kullanmayacağımız faydasız bilgiler…

        İnsanların zihinlerini bir sürü gereksiz bilgiyle doldurmak bilinçli bir politikadır. Böylece insanlar faydasız bilgilerle oyalanırken bilmesi gerekenleri öğrenmemiş oluyorlar. Tabi böyle bilgisiz insanları yönetmek , onların haklarını ellerinden almak çok kolay oluyor. Kısacası uysal koyun sürülerini gütmek bir çoban için çok iyi bir fırsattır. Onların güdüldüklerinin farkına varmaları hiçbir çobanın işine gelmez.

       “Çevremizden sürekli bize sunulan faydasız bilgi kaynaklarını insanın duymaması, görmemesi mümkün değil!” diyerek kendinizi masum gösterebilirsiniz. Bu gereksiz bilgi bombardımanına engel olmak için yapabileceğimiz çok şey var aslında. Öncelikle bilgi kaynağını kesebilirsiniz. Yani televizyonu kapatabilir veya bilgiyi aktaran kişiyi uyarabilirsiniz. Bunlara gücünüz yetmezse de duyduklarınıza hiç önem vermeyip beyninize o bilgileri hemen unutmasını emredebilirsiniz, bu son tedbir sorununuza kesin çözüm getirecektir. Caddede yürürken gördüğünüz arabaların renklerini hatırlamazsınız, ancak akşam yemeğine davet edildiyseniz davetin saatini ve yerini hiç unutmazsınız. Duyduklarımızı zihnimizde saklamak büyük oranda bizim elimizdedir.

      Peki neyi bilmeliyiz? Bu soruyu şu fıkrayla cevaplayabiliriz : Bir bilim adamı sandalla denizde gezinti yaparken sandalcıya “Sen matematik bilir misin?” demiş. Adam “Bilmem.” deyince bilgin “Hayatının üçte biri boşa gitti.” demiş. Sonra “Fizik bilir misin?” demiş. Adam “Bilmem.” deyince bilgin “Hayatının üçte biri daha boşa gitti.” demiş. Bir müddet sonra sandalcı bilim adamına demiş ki : Sen yüzme bilir misin? Bilgin “Bilmem.” deyince sandalcı gülerek “Hayatının hepsi boşa gitti, çünkü sandal su alıyor, birazdan batacak.” Neyi bilmemiz gerektiği anlaşılmıştır herhalde. Hayatımızı yaşanabilir bir hale sokan, bizleri her iki dünyada mutlu edecek bilgileri öğrenmeye çalışmalıyız.

       Bilgi birikimimizi oluştururken öncelikle insan olmamızın gereği olan düşünce dünyamızı hayati bilgilerle donatmamız gerek. Neye iman ettiğimizi ve neyi kabul edip reddetmemiz gerektiğini hiç düşündük mü? Rabbimizi ne kadar tanıyoruz. Rabbimizin gönderdiği hayat rehberinden kaç sayfa okuduk? Kendimiz ve ülkemiz için kabullenip savunmamız gereken en doğru dünya görüşünün ne olduğunu araştırdık mı? Diğer insanlarla olan ilişkilerimizde uymamız gereken ahlak kurallarının hepsini biliyor muyuz?

     Kişilik ve ahlak olarak donanımlı hale gelindikten sonra sıra yaptığımız iş ile ilgili bilgileri elde etmeye gelecek. Her meslek dalı onu icra eden kişiye verilmiş bir emanettir. İşini daha iyi yapmaya çalışmayan insan, içinde yaşadığı topluma ihanet içindedir. O halde bize düşen mesleğimiz ile ilgili gerekli bilgileri gücümüz yettiği oranda artırmaktır, yine alanımızdaki bütün gelişmeleri takip etmek de bize düşen diğer bir görev. Çağı yakalayamayan insanların ihtiyaçlarına cevap veremez, zamanla itibardan düşer.

     Konu bilmek olunca öğrenilmesi gerekenlerin sonu gelmiyor. Ahlakî ve meslekî bilgileri öğrenen insan yaşadığı ülkenin ve tüm dünya insanlığının geleceğini ilgilendiren her türlü gelişmeyi takip etmeli. Dünyada neler olup bitiyor, onları takip bilecek. Amerika’daki veya Avrupa’daki falan sanatçının neler giydiğini kiminle aşk yaşadığını bilmek yerine buradaki ülkelerin ulaştığı eğitim ve yaşam kalitesini , bu insanların kendi ülkemiz hakkındaki düşüncelerini bilmeli. Kendi tarihini bilmeli, geçmişine bakarak geleceğini inşa etmeli.

 

(www.sendeyaz.biz/Yazar/2004/abdullah--gundem.html  / www.karacabeyhaber.com )

 

 

( Neyi Bilmeliyiz başlıklı yazı AbdullahGndm tarafından 23.01.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.