İBADETİN ZEVKİ
"Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır." denilmiş. Hz Ali "İnsan ihsanın kölesidir." diyor. Başkalarından yardım görmeyen, herhangi bir yilikle karşı karşıya kalmayan yoktur. Yapılan en küçük bir iyilik herkeste bir mahcubiyet hissi oluşturur. Size lütufta bulunana karşı açık bir muhabbetle birlikte gizli bir borçluluk hissedersiniz. O iyiliğe siz de bir iyilikle karşılık vaermek için fırsat kollarsınız, o fırsatı bulduğunuz an en mutlu olduğunuz andır.

Gökleri ve yerleri, varlığımızın her zerresini en mükemmel bir şekilde yaratan, aynı şekilde bizlerin huzur ve güven içerisinde yaşayabileceği alanlar var eden, her canlının rızkını hazırlayan ve merhameti gereği bizlere peygamberi aracılığıyla bir hayat rehberi gönderen Yüce Rabbimiz Allah (cc)'a teşekkür fırsatı verildiğinde niçin büyük bir heyecan ve huzur hissetmiyoruz. Oysa insan olarak yaratılışımızdan tutun da nefes alıp verişimize kadar her şeyimizi ona borçluyuz. Nedir bu teşekkür fırsatları ?  Rabbimizin bize yönelttiği her emir bir fırsattır. Bu emirleri nafileyle artırmak her kulun kendisine kalmıştır.

 İbadetleri bir borç ödeme işlemi olarak değil de  bir teşekkür etme fırsatı olarak görmeliyiz. İbadetlere bu gözle bakarsak her bir ibadet bize zevk verir, bizi mutlu eder. Hatta farzlarla yetinmez, nafilelere gözümüzü dikeriz. Bunun en güzel örneğini Peygamber Efendimiz (sav)'de görüyoruz. Hz. Aişe anlatıyor: Peygamberimiz geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar ibadet ederdi. Ben kendisine "Ey Allah'ın Resulü! Geçmişte işlenmiş ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan günahlarını Allah Teâlâ bağışladığı halde niçin bu kadar yoruluyorsunuz?" dedim. Peygamberimiz: "Ya Ayşe ! Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurdu. Peygamberimiz (sav)  bu sözleri ile Allah sevgisi ve zevki ile ibadet ettiğini ifade ediyordu. Hatta o, sabah namazının iki rek'at sünneti hakkında: "O iki rekat bana dünyadaki her şeyden daha çok sevimlidir." demiştir.

İbadetlere düşkünlük ve onlardan zevk alma durumu elbette ki sadece Peygamberimiz (sav) için geçerli değil. Ashabı kiram ve Hak aşığı birçok zat ibadet zevkini kalplerinde hissetmiştir. Savaşların birinde Hz Ali'nin ayağına bir ok isabet ediyor, oku çıkarmak çok acı vereceğinden ne yapacaklarını şaşırıyorlar, Hz. Fatma'nın teklifiyle,Hz Ali namaz kıldığı zaman oku ayağından çıkarıyorlar, Hz.Ali (a.s.) namazda bütün varlığıyla öyle rabbine yönelmiş ki oku ayağından çıkardıklarını dahi fark etmiyor, namaz bittikten sonra kendisine oku çıkardıklarını söylüyorlar. Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Aktarılacak her örnekte  Allah'a ibadet etmenin doyulmaz zevki apaçık görülecektir. Allah (cc) o zevki yakalayabilen kullardan olmayı nasip etsin hepimize.

İbadeti zevk telakki eden bir mümin için namaz, Rabb'iyle buluşma ânı,sabırsızlıkla gelmesini beklediği bir andır; zekat Rabb'inin ona bahşettiklerini hiçbir üzüntü duymadan kullara dağıtmaktır, hac da onun emrini yerine getirmek için çıkılan kutlu bir yolculuktur. Kur'an okuduğunda Rabbiyle konuştuğunu düşünür. Bir an önce gecelerin gelmesini arzu eder, belli bir vakitte yatağından kalkıp gecenin sessizliğinde Rabbini tefekkür etmeyi özler.

İbadeti zevk telakki eden bir mümin için Ramazan , aylarca yolu gözlenen bir ay; kavuşulduğunda her dakikası huzur içinde idrak edilmeye çalışılan bir ay, biterken de yaşlı gözlerle uğurlanan bir ay olur. İbadeti yük telakki eden için ise aç kalınacak, sıkıntı dolu bir ay olur, bir de  bu ay sıcak yaz günlerine denk gelmişse onun için çekilmez olur. Mü'mine yakışan Ramazan ayının yaz tatiline denk gelmesine üzülmek yerine Rabbine şükrünü ifade edebileceği bir Ramazan'a daha kavuştuğu için Yaradan'a defalarca hamd etmesidir.

BİZLERİ RAMAZANA KAVUŞTURDUĞU, HER ZAMAN ONA KULLUK ETME FIRSATI VERDİĞİ İÇİN VARLIĞIMIZIN ZERRELERİ ADEDİNCE RABBİMİZE HAMD OLSUN.
( İbadetin Zevki başlıklı yazı AbdullahGndm tarafından 8.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.