Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana millet ve devlet olarak tek bir rüya görüyoruz, onunla yatıyor, onunla kalkıyoruz. Bu rüya şudur : Tam bağımsız, çağı yakalamış, ileri teknolojiye sahip bir ülke olmak. Önemli gün ve haftalarda okuldaki öğrenciler ve öğretmenler, seçim zamanlarında siyasetçiler, konferanslarda konuşmacılar bu ülküden bahsederler. Aksini iddia etmek hiçbir Türk vatandaşı için düşünülemez.

“Lafla peynir gemisi yürümez.” denilmiş. Çıkış yolunu gösterip kapı ağzında oyalanmak akıllıca bir davranış olamaz. Bir yol varsa o yolda yürümeli. Yüksek bir medeniyete sahip olmak için öncelikle konuşmak yerine çalışmayı sevmeliyiz. Ne yazık ki biz çalışmaktan çok tatil yapmayı seviyoruz. Basın yayın organları, her sene başında yıl içinde kaç gün tatil yapacağımızı hesaplar bizlere bildirir. Bu haberi okuyanlar da o günler için planlar kurmaya başlarlar, aylar öncesinden rezervasyon yapanlar bile çıkar.

Bir ülkenin vatandaşları, yarın yapacağı işi nasıl daha güzel yapabileceğini düşünerek yatağına yatıyorsa o ülkenin geleceğine umutla bakabiliriz. Ancak tatilden çok çalışmayı seven fertler bu düşüncelerle uyumaya çalışırlar. Aynı şekilde böyle kişiler heyecanla yataklarından kalkar ve severek işlerine giderler. O seçkin yurttaşların yaptıkları işten alınacak verimi varın siz düşünün.

Kişi için en kötü şey bir işe yaramamak. Kendisine kimsenin ihtiyacı olmadığını düşünen kahrolur, günden güne erir, tükenir. Demek ki çalışmak, bir ihtiyacı karşılamak insan olmanın gereklerinden. Çalışmalarımızdır, ürettiklerimizdir bizi değerli kılan. Sabahtan akşama kadar aylak gezen, hiçbir iş yapmayan tembel insanı kimse takdir etmez, ona kimse saygı duymaz. O halde çalışmayı daha fazla sevmek gerekmiyor mu? Bizi değerli kılan şeyi…

Önümüzdeki hafta okullar yarıyıl tatili yapacaklar, öğrencilerde apayrı bir heyecan gözleniyor. Aynı heyecanı eğitim – öğretim döneminin ilk günlerinde göremiyoruz maalesef. Bizim kaybettiğimiz nokta da burası işte. Öğrenciler okuldaki dersleri bir görev, bir zevk olarak görmemekte; bir yük olarak görmektedirler. Bu anlayış içerisindeki öğrencilerden başarılı bilim adamlarının çıkmasını bekleyemeyiz.

İş günleri ile tatil günleri karşılaştırıldığında çalışma günlerinin tatil günlerinden daha çok olduğu bilinen bir gerçek. Zamanımızın büyük bir kısmı iş yerinde, öğrenciysek eğitim kurumunda, geçiyor. Hal böyleyken çalıştığımız günleri, diğer günlerden daha fazla sevmek akıllıca bir davranış olmaz mı ? Hayatı katlanılır kılmak bizim elimizde. Yapmamız gereken tek şey bakış açımızı değiştirmek.
( Çalışmayı Sevmeyen, Tatili Seven Yurttaşlar başlıklı yazı AbdullahGndm tarafından 20.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.