Hayat çok acımasızdı ona göre, neredeyse bıkmıştı ve artık yaşama sevincini kaybetmeye başlamıştı. Artık aldığı nefes bile acı veriyor ve her nefeste içi acıyordu. Nedense hiç kimseyi, hiçbir şeyi sevemiyordu ve nedense sevmekte istemiyor gibiydi. Hayatın ona sunduğu acılar bu duyguları çoktan yok etmişti. Mutluluk neydi? Peki ya sevmek? Ya da aşk nasıl bir duyguydu? Bu soruları defalarca kendi kendine soruyor fakat, bir cevap bulamıyordu.

       Öyle yorgundu ki genç kadın, artık tamamen hayata küsmüş, sessiz bir köşede ölümü bekliyordu. Bir gün, sallanan sandalyesinde oturmuş ağlıyordu yine ve eski günlerde yaptığı en güzel şey geldi aklına, yerinden zorla doğrulup, balkona doğru yavaş adımlarla ilerledi ve sabah güneşinin parladığı o müthiş maviliğe doğru uzun uzun baktı. Deniz, kıpır kıpırdı. Şimdi oraya doğru yürümek ne zor olurdu, ama gidecekti. Belki gidene kadar çoktan nefesi kesilecek ve olduğu yerde yığılıp kalacaktı. Ama, yine de gidebildiği kadar gidecekti. Üzerine, tıpkı denizin mavisi gibi bir elbise giydi. Ayaklarında bir çift terlik ve çıktı o köhne evden, yürümeye başladı, korkuyordu denize ulaşmadan öleceğinden, ama vazgeçmedi. O sıcak kumsalda yalın ayak yürüyecek, denizin sesini dinleyecek ve kokusunu içine çekecekti. Çok yorgun düşen bedeni buna yine de izin verdi ve genç kadın, yalnızlığıyla baş başa kumsala ulaşmıştı. Terliklerini eline alıp, çıplak ayak ılık sularda yürümeye başladı. O an denizin kokusu, suyun sesi ve sıcak kumların ayağını gıdıklar gibi yakışı mutluluk verdi genç kadına, ''işte'' dedi. ''İşte mutluluk bu olmalı'' diye mırıldandı yorgun sesiyle, birden içinde bir huzur ve kalbinde müthiş bir ritm hissetti. Uzun zaman sonra ilk kez gülümsedi. Yerde, kumların arasında bir şey gördü. Almak için eğilmek üzereyken, bir el belirdi ve kumların arasında gördüğü şeyi alarak, genç bir adam '' Deniz kabuğu'' dedi. Genç kadın başını kaldırarak baktı, o an çok farklı bir duygu daha hissetti içinde ve genç adama doğru şaşkın gözlerle bakarak ''evet'' dedi. Adam, genç kadına gülümseyerek müsaade aldı ve kabuğu genç kadının kulağına doğru götürdü. Kadın, şaşkın ve merakla kabuktan gelen sesleri dinlemeye başladı. Genç kadın, '' çok güzel'' dedi ve gülümsedi. Adam, ''evet güzeldir, en az sizin kadar...'' Genç kadın, çok heyecanlanmıştı ve o an yaşadığı duyguya da kendince ''aşk'' dedi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, biraz yürümeye karar verdiler.

     Bir kaç adımlık yürüyüş akşam güneş batana kadar sürdü. Adam genç kadını evine götürerek, oradan ayrıldı. Kadın çok mutluydu ve aşık olmuştu. Artık merak ettiği sorulara yanıt bulmuştu kendince, o gece ilk kez ağlamadan yatağına yatmıştı. Aslında, ilk kez bu kadar huzurlu bir gece geçiriyordu ve ona acı veren ne varsa yok olup gitmiş gibiydi. Sabah uyandığında, çok farklı bir huzurla yatağından kalktı ve gülümseyerek balkona doğru ilerledi. Kumsalı ve o kumsalı güzelleştiren adamı düşünüyordu. Balkona çıktığında, gördüğü onu şaşkına çevirmişti. Adam bahçede, elinde kocaman bir deniz kabuğuyla söğüt ağacının altına oturmuş bekliyordu. Genç kadın adını bile bilmediği aşkına, ''günaydın'' diyerek seslendi. Adam, oturduğu yerden kalktı ve ''günaydın'' dedi. Kadın bir an telaşa kapıldı ve kendisini beğenmeyeceğinden korkarak hemen içeri girip üzerini değiştirdi. Bu kez, bir gelincik gibi kırmızı bir elbiseyle adamın yanına, bahçeye indi. Adam büyülenmiş gibi bakıyor ve orada genç kadına aşkını ilan ediyordu. Genç kadının cevabı zaten belliydi. Biraz utangaç bir sesle, kendisi de itirafta bulunmuş ve içine müthiş bir yaşama sevinci dolmuştu. Artık çok mutluydu ve her şeye sevgi ile bakmaya başlamıştı. Artık aşkın, sevginin ve mutluluğun ne demek olduğunu biliyordu. Ve bu müthiş duygularla birlikte, ağzından bir kaç kelime dökülüverdi; ''Hayat seni, sana inat yaşayacağım'' dedi. Birkaç gün öncesi ölümü bekleyen genç kadın, o günden sonra uzun yıllar boyunca, kendisini bulduğu eşiyle yaşlanana dek masalsı bir güzelliğe sahip, mutlu bir hayat yaşadı.

''Hayat, mutlaka herkese belli acılar yaşatmış olmalı ancak, içinde sakladığı ve keşfetmemizi beklediği güzellikleri de sakladığına eminim. Umarım herkes, bu güzellikleri keşfeder.''
( Hayat Seni.. Sana İnat Yaşayacağım... başlıklı yazı Gülden.O.Çvs tarafından 22.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.