Kur'ân'a göre cesaret, maceracı ruha sahip kişilerin özelliği olan cesaretten farklıdır. Körü körüne delice bir cesaret -toplumda takdir görüyor olsa da- Kur'ân'ın tarif ettiği cesaret değildir. İnanan insanın cesareti Allah'a güvenip dayanmaktan kaynaklanan, hayatın her anında tevekkülü yaşama sonucu gelişen sağlam bir karakter özelliğidir. Bu akılcı bir cesarettir ve sonunda başarıya ulaşır.

 

Bediüzzaman'ın ifadesiyle her hakikî iyilik gibi, cesaretin de kaynağı îmandır, her kötülük gibi cebânetin(korkaklığın) dahi kaynağı sapkınlıktır. "Evet, tam münevverü’l-kalb bir âbidi(kalbi imanla aydınlanmış bir kulu), küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki, onu korkutmaz" der Bediüzzaman. "Belki, harika bir kudret-i Samedâniyeyi(İlâhi san’atı) lezzetli bir hayretle seyredecek. Fakat, meşhur bir münevverü’l-akıl(aklı bilimle aydınlanmış) denilen kalbsiz bir fâsık(günahkâr) feylesof ise, gökte bir kuyrukluyıldızı görse, yerde titrer, “Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?” der, evhâma düşer.

 

Bediüzzaman, Allah'a kulluk ve ibadetin zâhirî bir ağırlığı olduğunu ancak mânâsında tarif edilmeyecek bir rahatlık ve hafiflik bulunduğunu söyler. Çünkü kul namazında, "eşhedü en lâ ilâhe illAllah" der. Yani, “Hâlık ve Rezzak O'ndan başka yoktur, zarar ve menfaat O'nun elindedir. O hem Hakîmdir, abes iş yapmaz; hem Rahîmdir, ihsanı, merhameti çoktur” diye iman eder, her şeyde bir rahmet hazinesi kapısı bulur, dua ile çalar. Her şeyi Rabb'inin emrine boyun eğmiş görür. Tevekkül ile dayanıp her musibete karşı Rabb'ine sığınır. Îmânı ona tam bir güven verir.

 

Allah'a kul olan insan yalnızca Allah'tan, O'nun rıza ve rahmetini kaybetmekten korkar. Allah’ı gazaplandırmaktan, O’na saygıda kusur etmekten korkar. “Rabbin seni terk etmedi ve darılmadı.” (Duhâ, 3) ayetinden öğüt alır mümin. Çünkü Rabb’inin ‘darılması’ cehennem ateşinin vereceği azaptan daha şiddetlidir.

 

Allah’a aşkla bağlı mümin, kınayanın kınamasından korkmadan küfre karşı fikir mücadelesini sürdürür. Allah'ın sünneti ve imtihanı gereği müminler her dönemde çeşitli baskı, engelleme ve iftiralarla karşılaşırlar. Müminlere dayanaksız iftiralar atılır,  çirkin iddialar öne sürülür ve her devirde bunlara inanan vicdanı zayıf insanlar olur. Diğer Müslümanlar bu iftiralara inanıp inanmamakla ve korktukları için İslam'ı yaymaktan kaçınıp kaçınmadıklarıyla sınanırlar.

 

Samimi müminler, her dönemde Allah’a olan derin imanları ve yalnızca O'nun rızasını kazanmayı amaç edinmeleri sebebiyle, aldıkları tepkilerden asla korkmaz, örnek bir cesaret ortaya koyarlar. Dini yayma faaliyetlerinde samimi ve cesurdurlar. Din ahlâkını yaşamayanların yaptıkları baskılar, eziyetler, attıkları iftiralar müminleri korkutmaz aksine daha da şevklendirir, adrenalin etkisi yapar, motive eder.

 

Yaşadığımız ahir zamanda Müslümanlar arasında yaygın bir korku görüyoruz. Bu yüzden İslam'ı anlatmayı, İslam'a hizmeti ve dolayısıyla davayı bırakıyorlar. Kimi kaçıyor, kimi saklanıyor, kimi susuyor, kimi hakkın tam aksi yönde konuşuyor, kimi inkârın kaynağı olan evrim teorisini savunuyor, propagandasını yapıyor. Yaşadıkları korku yüzünden her biri farklı davranış sergiliyor, Müslümanlardan ayrı saflarda yer alıyor.

 

Müslümanlar umutsuzluğu, ürkekliği, teslimiyetçiliği ve korkaklığı bırakmalıdır; korkulacak tek güç Yüce Allah’tır. Çeşitli yöntemlerle Müslümanları pasifize etmeye çalışanlar, şeytanın görevlendirdiği kişilerdir. İmanî zâfiyet bugünün en önemli sorunudur. Müslüman her durum ve şartta şeytanın değil, Allah'ın tarafında olmalıdır.

Güçlü îman cesaret demektir, şevk ve coşku demektir. Güçlü îman Allah'ın "yardımcısı" olmaktır, mücahit olmaktır. Âhiret gibi dünya saadeti de ibadette ve Allah’a asker olmaktadır.

 

 

Fuat Türker

( Cesaretin Kaynağı İmandır başlıklı yazı fuatturker tarafından 9.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.