Kaynağında Allah sevgisi değil, karşılıklı çıkar ilişkileri bulunan
birliktelikler, hem kadın hem de erkek için zamanla azaba dönüşür.
Özellikle kadın, yakınlarına evliliğiyle ilgili şikayetlerini
anlattığında, “hemen herkesin evliliği böyle” gibi sözlerle karşılaşır
ve getirilmeye çalışılan çözümler de her zaman Kur’an dışıdır.
İnsan
evleneceği kişiye güven duymak ister. Ancak güven duyabilmek için o
kişide Allah korkusu olması gerekir. Kişinin Allah’ı sevmesi, derin
imana sahip olması lazımdır. Bir insana ölümüne güvenmek ve –Allah’ın
izniyle- sonsuza kadar beraber olacağına ümit bağlamak dünyanın en büyük
nimetlerinden biridir. İşte insanların elinden alınan duygu budur ve bu
çok büyük bir nimetin kaybıdır. Güven ve doğruluk yok olunca, geriye de
zaten bir şey kalmamıştır. Geriye kalan, birçok insan için yemeğe
çıkmak, parklarda boş boş gezmek gibi şeylerdir.
Bir eş yalan
söylemiyorsa, güvenilirse, Allah’tan çok korkuyorsa; akıllıdır ve
karşısındaki insanı adeta büyüler. İnsanın bütün benliğini, ruhunu
kaplayan bir güçtür bu. Eşinin her sözü güzel sözdür ve hoşuna gider,
içini açar.
İnsan Allah’a yakın olduğu zaman O’nun sıfatları
üzerinde tecelli eder. Kadın ya da erkek, eğer eşiyle ruhu tatmin
bulursa, her türlü çileye, her türlü zorluğa göğüs gerer, mutluluğu
yaşar. İşte bu gerçek aşktır, Allah aşkının yansımasıdır. Bu aşkı
samimi yaşayan insan, ölümü de, acıyı da, her şeyi kabul eder.
Gerçek
evlilik saf sevgi üstüne olur; mümin eşini Allah’ın tecellisi olarak
sever. Ve mümin erkeğin amacı, Allah’ın verdiği o emaneti, koruyup
kollamak ve onu dünya şartlarında en iyi şekilde yaşatmaya çalışmaktır.
Müminler Allah’ın verdiği o güzel derinlik hissini yaşamak, Allah’a
birlikte güzel kulluk edebilmek ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için
evlenirler:
Onda ’sükun bulup durulmanız’ için, size kendi
nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet
kılması da, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim
için gerçekten ayetler vardır. (Rum Suresi, 21)
İnanan insanın
eşinde aradığı şey akıl, samimiyet, dürüstlük ve güvendir. Güven duymak
insanı çok rahatlatır. Güven de Allah korkusu ve Allah sevgisi ile olur.
Yani bir insan eşinin Allah’tan gücü yettiğince korktuğuna inanıyorsa,
Allah’a tutkuyla bağlı olduğuna ve Allah’a tam teslim olduğuna
inanıyorsa o zaman güvenin konforunu yaşar.
Müminlerde çok
şiddetli bir muhabbet vardır. Derin bir zevkle ve tutkuyla örülü bir
yaşamları vardır. Ancak çoğu insan tutkuyu taklit eder. İman etmeyen
kişi gerçek aşkı-hak dinlerden gelen tutku kavramını- duymuştur;
bilinçaltında onu arar, ancak bulamaz. Mümin ise bunu bilinçaltında
bilir ve en önemlisi yaşar, Yüce Allah ona yaşatır. Çünkü bu özel
duyguyu ve özel sistemi Allah mümin için yaratmaktadır. Kalbi Allah
sevgisiyle dolu olan insan, eşini de Allah’ın tecellisi olarak sever,
sonsuza kadar Allah’ın tecelli edeceğini umut eder. O nedenle derin bir
sevgi ile sevip, eşine sonsuza kadar beraber olma isteği ile bağlanır;
bu sarsılmaz bir sevgidir.
Karşısındaki kişiye saygı duymak ve
değer vermek etkileyicidir. Saygı duymadığı, değer vermediği bir kişi
insana çok itici gelir. Mümin eşine çok değer verir, çok ciddiye alır,
onun için çok özeldir, gözünde çok büyüktür, kutsaldır, tertemizdir,
iffetinden emindir, ona aittir.
Samimi inanan insan dünyada
yaşadığı bu tutkuyu–Allah’ın dilemesiyle- cennette de kat kat fazlasıyla
yaşayacaktır. Bu, Allah’a duyulan derin aşktan meydana gelen bir cennet
nimetidir. Kuran’da, “Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma)
ile inşa edip-yarattık. Onları hep bakireler olarak kıldık, eşlerine
sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt.” (Vakıa Suresi, 35-36-37) ifadeleriyle
cennetteki mümin kadınların güzelliği ve eşlerine duydukları derin sevgi
ve tutku vurgulanır.
Şüphesiz, müslüman erkekler ve
müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden
(Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar,
sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve
sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla
(Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren
kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan
erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokca zikreden
erkekler ve (Allah’ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah
bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır. (Ahzab Suresi, 35)
twitter.com/Fuat_Turker
(
Gerçek Tutku Nedir? başlıklı yazı
fuatturker tarafından
17.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.