Kadere Tâbi Olmanın Huzuru
Dünya mükâfat değil imtihan mekânıdır. Allah bizi "imtihan eder" ancak
Allah tecrübe ederek anlamaz. Zaten sonsuz evvelde, zamansızlıkta her
şey yaşanmış, olup bitmiştir. Biz yaptıklarımızı bilerek ve isteyerek
yaparız ama bizi de yaptıklarımızı da Allah yaratır.
Rabb’imiz
bize kendimizin ne olduğunu gösterir, davranışlarımıza şahit kılar.
Allah, denemeye ihtiyacı olan bir Rab değildir. Sonsuz büyüktür, güç
sahibidir.
Şerle de, hayırla da imtihan oluruz. Ancak biliriz ki
her olay inananlar için en hayırlı şekilde sonuçlanır. Biz her durumda
fiili dua mahiyetinde bütün tedbirleri alır, sebeplere sarılırız. Kadere
tam tabi, tam teslim olmak ve her şeyde hayır görmek çok önemlidir.
Kur’an’ın verdiği bilgilere inanmak, hepsine samimi olarak kanaat
getirmek imanın gereğidir.
Bediüzzaman şöyle söyler:
"İsa’ya demiş şeytan: "Madem herşeyi o yapar. Kader birdir, değişmez. Dağdan kendini at. O da sana ne yapar?"
İsa dedi:"Ey mel’un!.. Abd (kul) edemez Rabbini tecrübe ve imtihan."
İman
eden insan her zaman kadere tabi olmanın rahatlığını ve huzurunu yaşar.
Çünkü kadere teslim olan insan için korku ya da hüzün verecek hiçbir
şey yoktur. Örneğin dünyanın çevresinde sayıları sürekli artan
göktaşlarından birinin her an başına düşeceği korkusu, inanmayan insanı
tedirgin yaşatır. İman sahibi insan ise onların Allah’ın dilemesi
dışında etkisi olamayacağını bilir. O taşlardan biri başına da düşse,
Rabbinin onda kendisi için bir hayır dilediğini bilir. Hiçbir organının
tesadüfen çalışmadığının, bedeninin ve yaşadıklarının tek büyük gücün
kontrolünde olduğunun bilincindeki insan için bundan daha büyük konfor
olabilir mi?
Allah inanan kullarına hem dünyada hem ahirette en
güzel hayatı yaşatır ve koruması altında tutar. Ayrıca Allah bir
olaydaki hayırlı sonucu mutlaka dünyada göstermeyebilir. Ancak dünyada
iken şer gibi görülen bir olay, müminin ahirette daha yüksek derecelere
ulaşmasına vesile olabilir. Rabbimiz sonsuz merhamet sahibidir ve
olayları samimi kullarına ahiretlerini kazandıracak sonuçla yaratır.
Hiç şüphesiz, benim velim Kitab’ı indiren Allah’tır ve O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor. (Araf Suresi, 196)
İnsan
yalnızca O’na kul olmak, O’na şevkle ibadet etmek, içinde tutkulu aşkı
hissetmek, Rabbine deli aşık olmak için dünyaya gelir.
Mutluluk Allah
sevgisiyle, Allah aşkıyla olur, bunun dışında kalpler tatmin olmaz,
kurtuluş gerçekleşmez. İnsan yüzlerce yol dener ancak başka türlü mutlu
olamaz. Yaşaması gereken, samimi Allah sevgisi ve gerçek Kuran
ahlakıdır.
Kur’an’a tam tabî olan mümin için tedirgin olacağı,
rahatsızlık duyacağı bir şey yoktur. İnsan ancak Allah aşkıyla huzur
bulabilir, tevekkül edip rahat olabilir.
Samimi mümin, Allah’ın
vereceği her şeye razıdır. Her türlü sonuca razı olarak Allah’a teslim
olur. Allah’ın razı olması için, o da Allah’tan razı olur. Allah ne
musibet verirse versin, aşkla sever Allah’ı, ne yaşarsa yaşasın aşkı
devam eder.
İmam Rabbâni, Allah aşkının her imtihanı sevinçle karşılamanın anahtarı olduğunu söyler:
"Bu
yolda istirahat aramak, kendini sıkıntıya atmaktır. Bütün varlığını
Sevgili’ye vermek, O’ndan gelen her şeyi seve seve kapmak, acısını,
ekşisini, kaşları çatmadan almak lâzımdır. Aşk içinde yaşamak, böyle
olur. Elinizden geldiği kadar böyle olunuz! Yoksa, gevşeklik hâsıl
olur." (Mektubat/ 140. Mektup)
Bediüzzaman’ın ifade ettiği
gibi "Kadere itiraz eden başını örse vurur kırar. Rahmete itiraz eden
rahmetten mahrum kalır." (Mektubat, 2004, s. 449)
Ve âlemlere
rahmet Peygamberimiz(asm)’ın buyurduğu gibi; "Allah Teâlâ’nın
hükmettiğine rıza göstermek âdemoğlunun saadetindendir... Allah’ın
hükmettiğine razı olmaması da kişinin şekavet (sıkıntı, azap)
sebeplerindendir." (Tirmizi, Kader, 15; Müsned-i Ahmed, 1:67)
Fuat Türker
(
Kadere Tâbi Olmanın Huzuru başlıklı yazı
fuatturker tarafından
28.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.