Eylül Tutkunu

 

Cümle âlem güz gelince eylülden bahseder, biz gülümseriz dudağımızın ucundan. Eylül tutkunlarına sorun manasını, niyedir bunca sevinç?

Baharının sonuymuş daha neler!
Kim demiş: hüzüne değer bir ucu bu mevsimin.. ne münasebet!!
Böylesine güzel bir mevsim daha var mı? Lütfen küçümsemeyin!
Yaşamayan nereden bilecek, şaşarım; öyle sağdan soldan duyumla bahsedilmez ki... Vurguna düşmek gerekli. Rica edeceğim biraz hissedin. Asaletli sevdalardan bahsediyoruz.

Görkemli destanların yazılışına sebep, en özel duyguların özene bezene taç giyme günleridir eylül..
Güneş bir başka parlar, yıldızlar olan gücüyle denize çizer yakamozunu, geceler yanar en kızılından…

Nisan ile eylül kardeştir aslında. Ah bir de nisanın hırçın halleri olmasa.
Lakin eylül tutkuyla, coşkuyla tanıklık etmiştir en isyankâr aşklara.
En yüce sevdaları barındırmıştır o sevdalılar ki asla kopamamıştır.
O sebeptendir bu mevsimin aşıkları ayrılamaz, toprağa gömer tomurcuklarını güz gülleri misali.
Hazan sarısı çiçekler açar gören sanar ki; boynu bükük oysa emaneti beklemekte. / emanetler mi? Sormayın o yüce sır/

 

 


Eylüllerden bir günün sabahıydı; aşk gözden gönüle düştü,
Gönül dile geldi, yürekler tutuşmuş kor kor...alev alev..
Rüzgârlar şarkılara eşlik ederdi, kelebekler dans eder, yağmurlar ağlardı hırsından.

 

 


Akşamlar erken inerdi o vakit, bir nefeste söylenemezdi duygular.
Bakışlardan çözülürdü ürkek kelimeler, hevesler harcanmazdı bir çırpıda. Yüz göz olmak yok o zamanlarda; saygı, hürmet var sevgilinin karşısında.

 

 


Delikanlılar kıyamazdı gül yanaklı güzelin saçını koklamaya. Öylesine kibardılar…
Kızlar zarifti, endamıyla süzerdi gözlerini.. Yakalanırsa kaçırırdı, utanılırdı âlem içinde el tutulmazdı.
Ant içmişlerdi söz üstüne söz olmazdı. Pırlanta yürekli âşıklardı onlar.

Eylül tutkunları verdikleri sözleri tuttu birer birer, yemin vermiş sevdalılar adına.
Gönüllere nikâh kıyıldı. Sonsuzluğa adımlar atıldı. Ebediyen mühürlendi dudaklar.
Her eylül yirmialtısında aşkın doğum günü kutlandı. Coşkuyla tutkuyla. Semada düğünler, şenlikler yapardı varlıklar. Mehtap ve yıldızlar dans ederlerdi pırıltıyla. Güneş kıyamazdı tenleri yakmaya.
Tanrıya adanırdı ilk geceler, gökler şahit olurdu kalbi kalbe kilitlerdi sonsuza dek.
Bir damla su yeterdi ateşleri yakmaya , yudumlardılar doya doya gözden göze hevesleri ..

ve sonunda vakit geldi; denizleri aşarak kavuştular.
Ufuk çizgisinde buluşup, emanetleri bir araya getirdiler.
Yağmurlar çatlasın hırsından, eylül tutkunları ayrılamazlar.
Eylül ki; şehzadelerin, peri kızlarının zamanıdır ebediyen yaşayacakların vakti..
 
 
 
Nazlı Tolun
 
 

 

( Eylül Tutkunu başlıklı yazı NazlıKaragöz tarafından 1.09.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.