asmin gitme…
(31 ocak 2012 de aramızdan ayrılan
sevgili Yasemin GÖKSEL’e…)
kulak ardıma sığınmış tek dal cıgaram
gibi
öyle sessiz
seçeneksiz
öyle kimsesiz
senden beslenen kahpelik
damarlarında vampirleşir
pusu atar gecelerine
tünemiş omurgana
ölüm sıkar hücrelerine
nabzın uykularda
uykular it dalaşı suskularda
kanatların ürkek
kanatların kırık
kolların iki yana düşüyor
ellerin çığlık çığlık
yüzünde yorgun bir savaşçının
olgun gamzelerine emanet
eskilerden kalma tebessümü
yüzünde
bayramlardan kalma mahmur bir aydınlık
denize ay düşümü
düşlerin kuşatma altında
düşlerin yürür kudurur
düşersin bir kış günü
kar taneleri savrulur
toprak bir kez daha deşilir
31 den ocak vurulur
haberin var mı asmin
tenin buza kesmiş
sabahın seher vaktinde
serçeler konmuş pencerene
kapılar ardına kadar açık
zemheri üşüyor etinde
gözlerin düşüyor bir beyazda
eriyor bin tebessüm
tenin kara yere iniyor ayazda
bilirim yüreğin ateş altında
yüreğin yangın yeri
söyle asmin söyle
kime bu gönderi
bu el sallamak niye
ne demeli şimdi