Adını ne korsan koy, onlar kader mahkûmları
Hayat, özgürlük, güneş, hayaller mahkûm prangalı
Şeytana uydu, nefsine uydu, merhameti elden bıraktı, gözleri ağlamaklı
Ve bu yaşamı hak etmeyen, masum koğuşun çiçekleri, çocuklar masumluk abidesi
Suç kimde, hiçbir zaman çözülmeyen bilmecelerle her an sunulan hayatlara
Önlem nedir adını bilmeyen, yasa koyucu yasacılar, özgürlükler içinde kalemler prangalı
Karalama yasa yazan, özgürlüğü içinde özgür olmayan yasa çıkaranlar
At gözlüğü ile hayata ve yaşama bakan, yaşarken bu gözlüğü çıkaran, üç boyutlu gözlük takanlar
Mahkûm gözlerinde saflık, seçilmeyen yaşamın, yaşamını parmaklıklarda yaşayan masum gözler
Gökyüzünü bilmeyen, uçurtmayı bilmeyen, gülmeye mahkûm parmaklılar ardında koşan
İç dünyasında esen fırtınalar dinmeyen
Hayaller nedir hiç bilmeyen
Özlemlerine kavuşmayı bilmeyen
Masum, koğuşun çiçekleri çocuklar, masumluk abidesi
Özlemleri dolambaç, sancıları kırık, oyuncakları prangalar, hayalleri körebe oynamaya çıkmış
Masum koğuşun çiçekleri, çocuklar masumluk abidesi
Hayallerine sokulmayan, oynamasına izin verilmeyen oyuncaklarından, mahrum
Burası benim evim diyerek çıkmak istemeyen, sevgiden güneşin sıcaklığına, mahrum
Tüm hayatını annesi ile kader mahkûmunu oynayan gülmeyen, koğuşun çiçekleri masum çocuklar
Hayalleri içeriye sokulmayan, yasak oyun parkında oynayan mahzun, koğuşun çiçekleri çocuklarımız.
Pencere parmaklarında gökyüzünde uçan kuşları gördü, insanları gördü
Ve sordu annesine
Anne bu nedir diye gösterdi, gökyüzünde özgür uçan kuşu garip gözlerle
Anne çaresiz, yutkundu boğazına düğümler saplandı, kalın şişlerle
Özgür, uçan kuş diyemedi, özgürlüğü unutmuştu
Sordu çocuk, insanlar neden böyle koşturuyor, gözlerinde çaresizlik bitkinlik mutsuzluk
Çağıralım gelsinler, mahkûm yaşamasınlar bizimle beraber, mutlu olsunlar
Anne boş gözlerle ve şaşkın, çaresizliğin kıskacında kırık, sözler kırık, gözlerde akan yaşlar kırık
Anlatmak zordu, özgürlüğü soruyordu, yaşanıyor görünen özgür olmayan yaşamı soruyordu
Kızım onlar annelerini kızdırmış, cezalılar gerisini getiremiyordu, özlemler yoktu çareler yoktu
Çocuk sarıldı korku ile annesine
Ben seni hiç kızdırmadım, kızdırsam beni cezalandırma, dışarıya bırakma
Kimseyi tanımıyorum, onlar gibi yürüyemem, onlar gibi gideceğim bir yer yok, cezalandırma
Yere düşen kuru yaprak, gibi rüzgârın peşine takılır o kuş gibi yok olurum beni bırakma
Hüsran gözler, gözlerde dökülen iki damla kırık gözyaşı, ızdırab'ın can çekişmesi çaresizlik ve sessizlik koğuşta halay çekmekte, çaresizce alınan nefesler çaresizlikte hayalet dolanmakta koğuşta
Kul Mehmet kime söylüyorsun bu sözleri
Gözler görmez feryatları, görmez acıyı gözleri, görmesi gereken gözler
Bir gün çıkar, bu feryatlara derman olur, merhametli olan sözleri ve özleri
Rabbim kurtarsın tüm kader mahkûmları ve koğuşun masum çiçeklerini