Hani yitip giden düşler vardır ya, hani bir anda yok olup kayar ya elinizden ve terk eyler gönlünüzü, işte öyledir güven duygusunu kaybetmek… Bir kere sütten yandı mı ağzınız, artık asla boş bulunmaz yoğurdu bile üfleyerek yersiniz. Ola ki, saptınız rotanızdan, o zaman bir şüphe kaplar içinizi, ‘’ne olacak şimdi,’’ diye endişe duyarsınız.


Mayınlı bir yolda yürümek gibidir şüphe duymak, sizi yakar geçer, temkinli davranmak yıpratır benliğinizi, öyle ki kontrolü korumak daha zordur kontrolü sağlamaktan.  Ve zamanla delip geçer bu duygu, bitap düşersiniz nihayetinde.


Bir ses, bir nefes yeter derin bir nefes almanıza da, çok uzaklardadır aradığınız her ne kadar çok yakınmış gibi gözükse de.


Paylaşmak mutluluk vericidir; dertleşmek, beraber gülmek, beraber ağlamak da. Kısaca dost arar gönül: Cinsiyet asla belirleyici bir nokta değildir; yaş, dil, mekân, din, uzaklık hiç mi hiç önem arz etmez.


Sıcacık bir merhaba yeter de artar bile gönül pınarının çağlamasına, öyle ya, su akar, yolunu bulur. Ama set çekilmişse bir kere, tıkanır kalır her şey: Ne zordur önünüze yığılan bariyerleri aşıp, bir yol bulmak.


Gönül dostu Mevlana, onun ışığı aydınlatır karanlığımı çoğu zaman:


‘’Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.’’


Ve O’nun varlığı beni ihya eder her başım sıkıştığında, O’nun sonsuz gücü sarıp sarmalar beni:


‘’Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben.’’


Onun her bir sözü,  sonsuz anlam içeren birer lütuftur bizler için, ihtiyaç duyduğumuz her an kendimizden çok şey bulabiliriz bu uçsuz bucaksız âlemde.


Her ne kadar yalnızlıktan dem vursak da, göz kırpan yıldızlar, ateş saçan güneş, nazlı nazlı süzülen bulutlar birer işarettir yalnızlığın ne kadar göreceli olduğuna dair. Bu inancın gücü değil midir dilekleri yeşerten, istekleri, duaları bir çağlayan gibi coşturan…


Hayaller, umutlar pembedir; kâbuslar karadır; insanlar ise ya aktır ya da kara. Gri insan yoktur. Bir insan ya iyidir ya da kötü, ortası değil.


Hep beyazı sevmişimdir, kömür karasından oldum olası hoşlanmam. Tarlalardaki pamuklar gibi ak, ince ince yağan kar gibi naif, bir çocuk kadar masum, pirüpak.


Yüreğinin güzelliği gözlerine yansır insanın; sözlerine, ruhuna ve inancı onun ışıltısıdır her daim. Yunus Emre’nin de vurguladığı gibi: ‘’Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için…’’


Hala masumiyetin, dostluğun varlığına inanmasak, bu devran dönmez ki. Zaten bu değil mi bize yaşama sevinci veren, inancımızı kuvvetlendiren...


Varsa biri, gelsin söylesin bana, bir yanlışım varsa.


Tüm dostlara selam olsun…


 

( Gönül Dostu... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 17.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu