Hicran yarası derin olur yürekte
Mahkûm
yaşamak, yetim kalmak gibidir
Çıbanın
içindeki yaradır, hicran yarası
Çırpınış
perdesinde yok olmaktır
Mağrur
kibirli olan gönlün terk edişinin adıdır
Gönüldeki
ışığın sönmesi, zulmetin kollarına düşmek
Çıplak
soyulmuş gönülle, tek başına evlenmektir
Yaşamla
ölüm arasında askıda kalmaktır hicran yarası
Hissetme
ve anlama cevheri olmadan yaşamaktır
Sebep
olan yaşar iken,
Nasip
alan ölür ama yaşar yaşayan ölü yaşar
Ama
hala sevda çeker, odur yaşatan
Zıtlıklar
dünyası ile görelim, terk edileni
Candan
sevme zuhur eder, ama görene
İnkişafa
geçer ise gönül, coşar ki coşar
Kapalı
gönlün inkişafı etmesi başlarda başlar
Terk
eden görünce ölür gider, pişmanlığın kahrında
Roller
değişir, terk edilen de başlar
Huzur,
hayranlık, rüçhanlık
Ruhani
vecd perdesi açılır zevk ile
Seyreyler
âlemi neşe ile
Cenab-ı
hakkı bulur hiç terk etmeyen
Kamillik
dercesine çıkaran
Yok,
oluşun çukurunda, var oluşun zirvesine çıkaran
Kıymet
vererek, bekaya ulvi dereceye çıkaran
Güzellik
ve hoşluk ile yaşamak
İyilik
ile muamele görmeye ve muamele etme
Bilinenin
bilinmezliği
Bilinmezliğin
bilinmemsi
Gizlidir
yaşamda
Lütuf
ve ihsan tecellisi
Ne
zaman çıkar karşına bilinmez
Ama
bilinen Allah kırık mahzun ve üzgün
Gönüllerle
beraberdir
El-ala
bu gönüllerde tecelli eder buda iyi biline
El-ala: Cenabı-ı Hakkın lütuf ve ihsanları.
Nimetler.
Bekaya: Cenabı-ı Hakkın
indinde en iyilerin ve kâmillerin derecesi.
Ulvi: Manevî ve göğe ait.
İnkişaf: Gizli sırların
bilinmesi.
Rüçhan: Üstünlük, yükseklik, üstün olma.
Vecd:
Kendinden
geçecek, unutacak kadar İlâhî bir aşk hali.