Gün, yalnızlığımın hasat mevsimi;

Sol yanımda zikre durmuş karıncalar.

Ne kadar susmuşsam o kadar çığlık,

Sarıl bana gece!

 

Azgın, alabildiğine azgın

Yıkık duvarların ardında heyulalar,

Çınlasın kulakları annemin, sarıl

İçimde bir çocuk ağlar.

 

Bir güne sığdırdım bütün iklimleri;

Beyaz, yeşil, sarı ve kırmızı

Zaman ne çabuk öldürmüş

Bir hayat umduğum kızı!

Şuh bakışların esrarkeş sevdası,

Oldukça süslü, bir o kadar nadan.

 

Gökyüzünde zulmün zafer takı,

Kan akıyor saflığın mızıkasından,

Düşmüş lügatlerden iffet ve ismet,

İkrar ve ihvan, ihsan ve insan…

 

Zemheri kokusu güneşin siluetinde,

Sarıl bana gece annemin suretinde

 

Köpüğü vurdu toprağın ayaklarıma,

reğimde zamansız med, zamansız cezir.

Bir kurşun her yıldızın kafatasında,

Ölüm üzüntüsü mat yüzü göğün;

Kuşların dünyasında kanatsızlık darbesi,

Samyeli çiçek yiyor üç öğün.

 

Ve ben buz gibi kederi içtiğimde

Bir derviş bir mürşidi öldürdü,

Garip kaldı Rumi o günden beri.

Sarıl bana gece...

Hükümdar oldu aklıma zemheri.

 

Sarıl, umudun kovuğunda yalnızım.

Sarıl, günden arta kalan sıcaklığınla.

Senin kadar korkunç, benim kadar korkak

Avuçlarımı sıkan sızıma sarıl.

Düşsün gökyüzünden tüm geçmişim,

Düşsün hayat ince ince

Sarıldıkça gece…

( Sarıl Bana Gece başlıklı yazı poet19 tarafından 10.07.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu