dahi zorluk çektiği boyuttaki karıncalar bunu nasıl ustalıkla başarırlar?
Bu mucizevî canlılar, çağımızın en önemli buluşlarından biri olan bilgisayar
programlarına hangi özellikleriyle ilham kaynağı oldular? Âlemlerin yaratıcısı
olan Yüce Allah’ın üstün aklının ve mükemmel yaratışının eserlerini baktığımız
her yerde görmek mümkündür. Yüce Allah kusursuz yaratış sanatına ait üstün akıl
örneklerini küçük-büyük tüm canlılara ilham eder. Karıncalar da Yüce Allah’ın
örnek verdiği canlı türlerinden biridir. Koloniler halinde yaşayan bu
küçük canlılar varlıklarını sürdürebilmek için besin bulmak zorundadırlar.
Kendi boyutları ile karşılaştırıldığında ise yiyecek aradıkları arazi çok
geniştir. Ancak karıncaların toplu hareketleri incelendiğinde son derece
isabetli kararlar verdikleri ve hepsinin en kısa yol üzerinden besine doğru
hareket ettikleri gözlenir. Peki, yol ve harita bilgisi olmayan bu canlılar,
nasıl olur da her zaman en isabetli şekilde besinleri bulup sonra topluca,
adeta şuurlu bir şekilde yiyeceğin olduğu yere yönlenebilirler?
Karıncaların Yön Tayin
Sistemi Nasıl Çalışıyor?
Karıncalar besin aramak için yuvadan ayrıldıklarında çok çeşitli yönlere doğru
hareket ederler. Bu sırada feromen denilen kimyasal bir madde salgılarlar. Eğer
besini bulurlarsa izini bıraktıkları feromeni takip ederek yuvalarına geri
dönerler. Bu sırada tekrar gittikleri yol üzerinde feromenle iz bırakırlar.
Böylece besin kaynağına giden yol kuvvetli feromen kokusu taşır. Böyle bir yola
eğer diğer besin arayan karıncalar denk gelirse o zaman bu işaretli yol üzerinden
yollarına devam ederler. Fakat işaretli yolu bulduklarında ilk başta hangi yöne
doğru gitmeleri gerektiğini bilmezler. Bu nedenle besine ulaşmak yerine
yanlışlıkla yuvaya geri de dönebilirler. Eğer besin yerine yuvaya doğru
giderlerse, o zaman yuvaya vardıklarında geri dönerler ve ters yönde
ilerleyerek bu kez besinin bulunduğu yere yönelirler. Besine doğru ilerlerken
de, besin bulduktan sonra yuvalarına geri dönerken de yola tekrar feromen
bırakırlar. Böylece besine giden yollar giderek kuvvetli feromen izleri taşır. Peki,
bu biçimde en kısa yolu nasıl bulurlar?
En kısa yolu takip eden karıncalar daha çabuk sürede yuvaya gidip geri döneceklerinden
aynı süre içinde daha kısa olan yollarda daha fazla miktarda feromen birikir.
Bu biçimde feromen kokusunun daha kuvvetli olduğu yolu bir süre sonra bütün
kolonideki karıncalar keşfeder. Böylece en kısa yol üzerinden besin ve yuva
arasında gidip gelirler.
Yön Tayin Sistemi Teknolojiye
Nasıl İlham Kaynağı Oldu?
Mute adlı dosya paylaşım programı, internet üzerinden pek çok kullanıcının
ortak bir ağ oluşturmasını sağlar. Bu ağda yer alan bilgisayarlar, diğer
bilgisayarlara diledikleri dosyaların erişim hakkını verir. Böylece Mute
programı yüklü olan kullanıcılar diledikleri bir dosyayı eğer o ağda varsa
diğer kullanıcılardan indirebilirler. Bu yapının özelliği merkezi bir sunucu
olmamasıdır. Böyle olunca bütün ağın genel yapısını ve hangi dosyanın nerede
olduğunu tutan bir bilgi sistemi yoktur. Peki, o zaman indirilmek istenen dosya
için en uygun yol nasıl bulunur?
İşte, Mute adlı bilgisayar programında karıncaların olağanüstü yol sisteminden
esinlenerek bir yazılım programı kurulmuştur. Bu yazılım programı karıncaların
yol bulma sistemine benzer bir mantık örgüsünün teknolojiye uygulanma biçimidir
ve yapılan bu programla oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
Mute Teknolojisi
Nasıl Çalışıyor?
“Mute”, merkezi olmayan bir dosya aktarım sistemidir. Mute programında ağ
içindeki iletişimde iki kişi arasındaki bilgi alışverişi için kullanılan,
karıncaların yiyecek kaynağına giden en kısa yolu bulurken kullandıkları
yöntemdir. Önce her kullanıcıya giden mesajın asıl kaynağına ulaşması için
komşu kullanıcıların Bob’un yeri hakkında sahip oldukları ipuçları değerlendirilir,
hedefe ulaşınca gelen yanıt diğer kullanıcıların hepsi üzerinden geçmez, gidip
gelinen en kısa yol üzerinden iletişim kurulur.
“Sizin yaratılışınızda ve
türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler
vardır.” (Casiye Suresi,4)
Yaratılış Delilleri Teknolojiye Çözüm
Kaynağı Olmaya Devam Ediyor
Günümüzün usta bilgisayar yazılımcıları, çözüm aradıkları problemlerin çözümünü
karıncalardan öğrenmişlerdir. Son derece eğitimli ve zeki insanların
öğretmenleri, parmak ucundan daha küçük olan canlılardır. Elbette karıncaların
sahip olduğu bu bilgiler, kudret ve akıl gerektirir. Aklı ve şuuru olmayan
küçücük canlıların bunları kendi başlarına yapmaları ise imkânsızdır. Şüphesiz
karıncalar kâinattaki tüm canlı ve cansız varlıklar gibi Yüce Allah’ın
tecellileridir. Allah’ın yaratma kudreti bir ayette şu şekilde haber
verilmiştir: (1)
“Gökleri ve yeri (bir örnek
edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca
"OL" der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117) Aman
Allah bu muhteşem bir olay! Hant’a dönerek
-Hey hant hant
Hant hant bilgisayarda meşguldü duymadı. Yanına gitti ve elindeki nüshaları
göstererek şaşkınlık içinde
-Evet, kardeşim tesadüfen buldum bu yazıyı internette, muhteşem değimli
-Hant hant kardeşim bunlar muhteşem bir eser ve Muhteşem bir tanrının eseri
evet! Taa bin dört yüz sene önce inen bir kitap ve günümüzü anlatan muhteşem
izahlarla dopdolu capcanlı!
-Sen devam et ben bahçeye çıkarak biraz hava almak ve iyice düşünmek
istiyorum.
-Tamam, fazla bekleme seninle daha işimiz bitmedi
-Tamam, birazdan gelirim
Diyerekten kütüphaneden çıktı, merdivenlerden aşağıya iner iken hayli
düşünceli idi villayı şöyle yeni bakış açısı ve düşüncesi ile göz gezdirdi ve
içinden-Ne kadar mutsuzluk ve yalnızlık kokuyor- diyerekten kapıyı açarak
bahçeye çıktı. Dışımızda
olan ve bazen farkına varamadığımız ve bilemediğimiz bir maddi dünyanın aslına
hiçbir zaman ulaşamayacak olmamız, hiç ulaşamayacağımız anlamına gelmez, dünya
üzerindeki en büyük gerçeklerden biridir. İnsanların büyük bir çoğunluğu bu
olağanüstü gerçek karşısında bazen şaşkınlıkla bazen hayretler içinde büyük bir
korku duymasına neden olabiliyor, bilimsel olarak da ispat arayanlar veya
ispatlanmış bu gerçekten haberi olmayanlar ispatlanmış bu gerçeği inkâr etmek
için türlü yollara başvurmaktadırlar. Bu gerçeği çürütmenin yollarını aramakta
veya hiç düşünmeyerek bundan kaçabileceklerini zannetmektedirler, aynen Johns
ve hanttın hant ve diğerlerinin yaptığı gibi.
Bu insanlar maddenin var olduğunu ispat etmek
için araştırmalar yapmamakta, bu işle hiçbir
tutarlı yanı olmayan insanların yönünü yalan mantıklar öne sürmekte ve
kendilerini bunun içinde olmaları bunun ayrılmaz bir parçası olarak görmeleri dışımızdaki
bu olayların gelişmelerine yardımcı olduklarını sanmaları bu gerçek olan gerçeklere
aslına hiçbir zaman ulaşamayacağımızı sananların bu yaşayışları ile anlatanlara
karşı çıkmakta olduğunun bir ispatıdır. Bu duru bu insanların sonuçsuz
çabalarının bir sonuç verdiğini ve maddenin var olduğu göz önüne alarak farz
edelim. Yani dışımızda maddi dünyanın dışında manevi bir dünyanın mutlak olarak
var olduğunu düşünelim. Peki, bizim için değişen nedir? Bizim için mutluluğun
ve huzurun hiç tanınmamış olduğunu yaşamın sadece kendimiz olmadığını başkaları
içinde yaşanılması gerektiğini değiştiriri bizde sadece ben değil yaşamı biz
olarak fere değil de toplum olarak ümmet olarak kardeş olarak yaşamamızı
sağlar.
Derin düşüncelerin ikliminde bahçeye çıktı. Havuz
her zamanki maviliğinde olmasına rağmen sanki kan kırmızı idi, içinde can
çekişen feryat eden insanlar yüzüyordu sanki gözlerde yardım istemenin
feryadında kan kırmızı kanı akıtıyordu adeta, korktu ve irkildi. Gözlerin
kapatıp açtı gördükleri kaybolmuştu ama yüreği bir kuş gibi korku içinde
uçmakta utanmanın acısında elleri ve ayakları tir tir titriyordu. Bir dağın zirvesinde oturup, çevresini saran eşsiz manzarayı
seyreden bir acemi dağcı, gibi bu olağan
üstü kuran mucizesini sindirmek için bahçeye çıkmış güzelliği beyninin içinde
gördüğünü iyi ve güzellikleri yaşamak ve anlamak için bahçeye çıkmıştı. Oysa bu
uçsuz bucaksız görüntü, sanki dağcının
beyninin içindeki birkaç santimetre büyüklüğündeki güzelliği idrak etmenin hazzını
yaşamayı düşünür iken bu korkunç hayaller ile sarsılmıştı. Görme merkezimde her
şey karıştı galiba diye düşündü. Gördüğü şey ise, mısırda Türkiye’de ve diğer
ülkelerde yaptıkları ve insanlara doğru diye sundukları yalanın korkunç
manzaradan gelen ışınların, beyninde yorumlanmasından başka bir şey değildir
dedi. Yani gerçekte o manzarayı değil, manzaranın elektrik sinyallerinden
oluşmuş, birebir benzeyen kopyasını görmekteyim dedi korku ve acı bir hisle. Beyninde
feryatlar ve çığlıklar acı acı ötmeye başlamıştı adeta. Yere diz üstü çöktü
elleri ile başını arasına aldı ve kulaklarını sıkı sıkı kapatmasına rağmen
çığlıklar susmadan devam ediyordu. Masum çocukların feryadı figanı ve dehşet
sesleri ile gözlerinde yaşlar boşanmaya başladı. Aciz ve zavallı bir çöküşle
çöken bedeni duyduğu ızdırabın acısını ruhunda duyuyordu. Şimdiye kadar bu
gördüklerimi hiçbirinin aslını görmedim ve duymadım neden? Niçin? Beyninin merkezini zorlayarak parça parça
eden düşüncelerinin soruların zindanında kaçmak isteyen bir mahkûmun feryadında,
bu soruları kendi kendine soruyordu. Oysa ömrümce Varlıklara yüklenen
tüm nitelikler görmeden i dış dünyayı bize sunanların gözünde her şeyi
kıyasladım, ama bu doğru değilmiş asıl olay beynimizdedir. Ben ve diğerlerimiz
hiçbir zaman gerçek kendi algılarımızı inanarak bunları aşıp, dışarıya
ulaşamayacağımız için maddelerin ya da renklerin varlığını da bilemeden boşuna
bir büst gibi soğuk ve cansız yaşamış durmuşuz diye düşündü. Hızla bahçeden
içeriye girdi seslerin ve feryatların ardı arkası kesilmiyordu kapıyı kapattı
sanki tüm sesler kapının önünde kalmış ışık ışık feryatların sesi raks ediyordu
kapının önünde. Heyecanla kütüphaneye çıktı acı dolu seslerle hanta
-Yalvarırım ban yardım et beynimde sesler
çığlık çığlığa yalvarırım bana yardım et bana!
Hant hant şaşkınlık içinde bilgisayarın
başında kalktı hıçkırıklarla ağlayan Johns yıkılıp yere düşmek üzere iken
kucaklayarak bağrına bastı.
-Gel şöyle otur önce bir güzel konuşalım
bunları benimde yaşamadığımı mı sanıyorsun günlerce bu hayalleri ve sesleri
duymadığımım zan ediyorsun ama okuyarak bu Kurana sarılarak kurtuldum. Şimdi soracağın
varsa cevabını bulalım sende kurtul bu azaptan ve işkenceden.
Sevinç içinde gözlerindeki yaşları sildi.
Gülümseyerek
-Bu yaşadıklarımdan kurtulmam mümkün mü
kendimi nasıl af edeceğim ki?
-Yüce Allah af edicidir, affı sever şimdi
abdest alır nazmımızı kılar ve Yüce Allahtan af dileriz. Şaşırma hepsini yavaş
yavaş yapacağız. Sor şimdi sorunu?
Gözlerindeki karanlık bulutlar dağılmaya
başlar iken
- Aslı ile hiçbir zaman ve hiçbir şekil de
şimdiye kadar muhatap olamadığımız ve olamayacağımızı sandığımız maddi ve manevi
dünyanın maddiliğini biliyorum ama manevi olan varlığını ispatlamamız da mümkün
değildi bana göre daha düne göre. Böyle bir konuda öne sürülebilecek deliller
sunan bu Kuranı kerim ile yine beynimizde yaşadığım şimdiki bu hayatı bir
hayalden öteye gidemez derken şimdi hakikatlerin sancısını hissetmem, bir
hayali delil olarak kullanma diye beynimin haykırdığı, ama diğer yanımın da
gerçek diye haykırdığı bu gerçek her ne ise ne derece mantıklıdır ve ne kadar
doğru bana bunu açıklar mısın? Hant hant şaşkınlık içinde
-Sende tam öyle bir yerde soru sordun ki
çalışmadığım yerden çıktı! Ama dur şimdi geliyorum bana kütüphanenin içeriye
açılan şu yıllardır giremediğimiz kapısının anahtarını verir imisin? Sanki
orada bu sorularımıza cevap bulacağımızı sanıyorum.
-Ama o kapı yıllardır kapalı, büyük babam
orada çalışırmış ama her ne ise orada günlerce çıkmaz sadece ihtiyacı olanları
almak için çıkar ve kendisinden başkasının girmesine izin vermezmiş. Ben ve
diğer aile büyüklerimiz büyük babamıza saygıdan dolayı içeriye girmeyi de hiç düşünmedik.
Bak bende şimdi meraklanmaya başladım. Sen gerçekten sorularımızın cevabının bu
kapının arkasında olduğundan eminsin?
-İçime doğdu sanki gizemli bir havası beni
içine çekmiştir her geldiğimde ama nedense şimdiye kadar sana soramadım! Şimdi
sormak için cesaretlendim, haydı gel beraberce içeriye girelim ve ne varmış
görelim.