Sevgili Deniz'e ithaf-en:
Aynı boyutta bulunup
da, bir arada olduğunuz sayısız insan varken; tutunmak birilerine ve insan
olabilmenin erdemine vakıf biriyle aynı dille konuşmak…
Öte yandan, tanıdığınız
kim varsa, bir türlü ortak noktada buluşamamak…
Nokta atışı dedikleri
bu olsa gerek; engin bir denizde, dalgaların arasında bir can simidi
bulurcasına.
Yaradan’ın gücü
öylesine büyük ki; çölde bir yudum su ararken, aniden kaynağını bulmak gibi ve
kana kana gideriyorsunuz suya olan hasretinizi. Aydınlık, sevgi dolu yürekler
de aynı vahada bulduğunuz su gibi kıymetli, eşsiz ve inanılmaz.
Zaman denen mefhum, bir
de bakıyorsunuz ki geri işliyor. Sizden çaldıklarıyla, kayıp giden yıllar
sinsice gülüyor. Günler, anlık dilimler halinde, paylaşımlar ise çığ gibi
büyüdükçe büyüyor. Ve kavram kargaşaları sona eriyor zihinlerde. Dostluğun,
insanlığın tadına varıyorsunuz.
İncitmeden, nadide bir
çiçeği koklamak gibi ‘’sevgi’’ denen o ulvi duygu. Ne cinsiyet tanıyor, ne yaş,
ne zaman, ne de mekân. Sarıp sarmalıyor sizi usulca ve sevginin türevleri ile
tanışıyorsunuz. Mutluluk gibi, şükür gibi, aşk gibi, şefkat gibi.
Ufacık iki dere yatağı
birleşiyor ve coşkulu bir şekilde çağlayıp akıyor. Ne set konabiliyor önüne ne
de hacmi azalıyor, tam tersine daha da güçleniyor.
Bahşedilen yetilerimiz
ile mucizelere tanık oluyoruz. Birliktelikten doğan güç ile kâinattaki en
zengin canlı olmayı başarıyoruz; hak ediyoruz da…
İnanmak, elimizdeki tek
pusula ve onun yardımıyla geçtiğimiz yollarda düze çıkabiliyoruz, deneye
deneye. El ele, gönül gönüle…
Not: Canım arkadaşım Deniz'e ithaf-en yazdığım bu yazımı, ona hediye ediyorum.