Esmer pazartesi
Tarih belirsiz yine yıl iki bin bilmem kaç hüzün tanesi
Tırnaklarındaki yangın çekilmelerini yazdı gazeteler
Güncenin ilk haftası
Götürüp kapana sıkıştırdığın hatıralarını
Bir kurşun kalemin kanattığı bir hafta
İlk sayfada bir şarkıydın Zübeyde
“gurbetten gelmişim yorgunum hancı”
Ellerin yine la minör tuşlarda salınırken
Sence hayat ne anlam taşıyor Zübeyde
Doğum, yaşam ve ölüm arasına sıkıştırılmış
Anlar silsilesinden oluşan biz
Yeryüzü ve gökyüzü arasında
Neredeyiz
Sence gerçekten doğmak var mı?
Ölü kuşlara sormalı
Salı
Sesine ne oldu Zübeyde
Sesin yok!
Evine ne oldu Zübeyde
Evin yok!
Güncenin bu sayfasında bir duvar gizlemişsin
Duvardaki resmin yok!
Şeytan tüylerini topla yine çocukluğundan kalan
Bir naylon torbaya doldur
Hayatın sarkaç yamaçlarındaki rüzgâra çevir
Ve üfle!
Yıldırımlar sustu
Anıt meydanında şiirlerini yıkamışsın yağmurda
Kirleten hain mısralarına tövbe etmişsin de
Parayla tutuğun kiralık bir katile
Haberim olmadığı bir anda aniden
''Beni öldür'' demişsin çevrilmeyen bir filmde
Sahte tebessümlerin maskeli yüzlerin
Zoraki şiirlerin sırçaları döküldü Zübeyde
Senin gerçek c/ismin ne
Sen şimdi kaç surete bölündün
Kaç maktul ve kaç katilin gölgesi bu güneşe duran
kaç yaralı karanfilde göründün
bu günceden geçen kuş gölgelerinde
Perşembe
Manevra akşamlarda iklimini özlüyorum
Diye yazmışsın kurşun kaleminle
Kurşun kalemin kurşun adama dönüşmüş
Kelimelerin bozulmuş
Alfabeden düşmüş
Sen mi çok aydınlıksın
Aşk mı çok karanlık
Od bazen ateşken bazen yıldız
Sen ateşe düştüğünde od oldun
Od ateşten daha ateştir Zübeyde
Bunu unuttun…
Cuma yarısı
Yüreğinin resmini güncede görünce
Bir dağdayım sandım avazlarımla
Hayat ne gönderirsen onu yansıtır sana
Dağ misali
Mutluyum diye bağır Zübeyde
Hayat güzeldir diye bağır
Sen mi çok yorgunsun
Hüzünlerin mi bu denli ağır
Doğduğunda yumuk yumuk ellerin vardı Zübeyde
Şimdi o ellerinden yaşamı geri çağır…
Cuma/ertesi
Gece ve mumlar taş i kadrine gelmiş
Kalp atışlarınla dans et Zübeyde
Güncenin milyon kaçıncı kelimesi bu
Annenin milyon kaçıncı kızım diye seslenişi
Hayat sana kıyak geçti bak
Annen hala seninle
Gülümse Zübeyde
Pazar
Ciğerlerinin odalarına lâle kömürleri doldurmuşsun
Kemik uçlarının oynaklarının resmini
Kara kalem çizen kimliği meçhul aşk!
Yağmura durup hayatla satranç oynadığın
O hain gece Zübeyde
Dört hamlede şah mat
Acımasız hayat!
Çene kemiğine bir imzada hayranların atsın
Kabrini kapatmadan önce
Ölüm bakışlı küpelerini tak
En sevdiğin mavi şalı ört kirpiklerine
Sana ölüm bile yakışacak Zübeyde…
Ayşegül Aşkım Karagöz