Neyin yansıması bize
akseden ya da neyin hesabı ödemekle yükümlü olduğumuz ya da olduğum mu
demeliyim.
Komik doğrusu ama
gülmüyorum her ne kadar maruz kaldığım onca gariplik olsa da. Evet, kelimenin
tam anlamıyla gariplik. Zira hiçbir açıklama getiremiyorum olup bitenlere.
Diğer yandan somut anlamda ne olup bittiğine dair de şüphelerim var. Bu sefer
de şüphecilikle itham ediliyorum. Nasıl bir çelişki ise artık içinde bulunduğum
süreç.
Bir elimde maneviyat ve
diğer elimde avucumdan çoktan kayıp gitmiş bir servet. Sahip miydim? Hayır. Ya,
kimindi? Benim olabilirdi. Eh, zatıâlim gibi boş hayallerin ve ideallerin
peşinde koşarsanız olacağı budur.
Yarabbi, hani nerede
benim mantığım, nerelere saklandı ya da yitip gitti? Vardı
da mı kayıplara karıştı yoksa bir halüsinasyon muydu sahip olduğumu sandığım?
İşin kötüsü; neden bu
denli mükellef tutuyorum kendimi olup olmayan şeylerle hatta insanlarla?
Ve neden bu denli
bağnaz ve ön yargılı çoğu insan?
Bıraktım tüm soruları
bir tarafa zira belli ki cevabını aramak zaman kaybı. İyi hoş da nedir bu denli
sıkıntı yaratan tarafımca? Zira zararsız yapım ile tek zararım kendimedir.
Sen canla başla çalış,
didin tek getirisi yorgunluk: Hem gönül yorgunluğu hem de bedenen bir tükeniş.
Tam da beklentileri doğrultusunda. Kim mi? Onlar bilirler kendilerini hoş
bilmeseler de olur netice itibariyle her şeyin baş sorumlusu benim. Olup
olacakların dahi.
Önem arz etmeyen her
hangi bir şeye eğer ki sahipsem nasıl da kıymete biner. Hayır, bir suçum da yok
zahir. Tek suçum; engin gönlüm ve sürekli çalışan algılarım. Uydu anteni gibi
tüm frekanslar bana ulaşmakta. Ulaşanlar da genelde olumsuz seyir izleyen her
ne ya da her kim ise.
Nerede aksilik var
gelir bendenizi bulur: En olmayacak aksilikler hem de. Son tüketim tarihi geçmiş bir üründen tutun da
tedavülden kalkmış para bile. Zaten parayla da oldum olası aram iyi değildir.
Bir de işletme çıkışlı olacağım: Gelip geçmiş paraya değer vermeyen derviş
ruhlu bir kul hem de bu devirde. Sanırım büyük büyük dedeme çekmişim. Şimdi
ondan bahsedecek olsam, diyeceksiniz ki; yine düş dünyasında yaşıyor.
Yok yok suç bende.
Hayatı bu denli ciddiye alırsan olacağı budur. Ne vardı ki bu denli muhalif
olacak.
Ye, iç, gez, eğlen,
yaşa hayatını. Tam da adamıyım hani. Bu denli yanlış ve ters işleyen bir düzen
hüküm sürerken nasıl bakarım rahatıma. Rahatlık kim ben kim diğer yandan.
Hiçbir zaman boş vermiş bir insan olamadım ki ömrüm boyunca. Varsa yoksa
sorumluluklarım. Hep böyle oldu hayatım boyunca: Hele ki çalıştığım dönemlerde
en üst düzeyde olur. Öyle ya; ben kurtaracağım dünyayı.
Çalışmadığım dönemlerde
de illa ki yaratırım kendime bir iş ya da uğraş. Gündelik işleri arka plana
iter ve belirlediğim hedefe kilitlenirim. Sayısız örnek, değinmeye hiç mi hiç
gerek yok. Ne de olsa maddi anlamda hiçbir getirisi olmadığı için kale alınmaz
çevremdekiler tarafından.
Parayı icad eden
Lidyalılara ne kadar sövsem de azdır. Ne vardı işte; kurulu saat gibi işliyordu
hayat.
Tam da adamıyım değil
mi bunca atıfta bulunacak. Kim der ki benim için bankacılığın atmosferini
tatmış diye. Sözüm ona ilk hedefimdi bankacılıkta kariyer yapmak.
Bir insan nasıl bu
kadar değişken olabilir? Haricimde tanımadım desem, yeridir.
Laf ola beri gele. Hiç
kimseye hesap verme gibi bir sorumluluğum olmadığı halde kendimi bildim bileli
geniş bir rapor veririm haricimde kim varsa üstelik.
Çoğu insan burnundan
kıl aldırmazken nasıl da sunum yaparım şahsıma dair.
Hayır, o kadar da
ümitsiz vaka değilim zira en az kendimi sevdiğim kadar sevmeye sevilmeye layık
sayısız insan olduğunun bilincindeyim. Biliyorum da üstelik. Tamam, beş parmak
bir olacak diye bir iddiam yok ama madem ki dünya dönmeye devam ediyor bunun da
güzel insanlar ve güzellikler sayesinde gerçekleştiği inancındayım.
Evet, sayıları fazla
değil ama düzenekte gizli saklı olsalar da umarım yolum ve yolumuz kesişir
onlarla.
Ne demişler: Allah
iyilerle karşılaştırsın.
Ne var ki; üç günlük
dünyada bu denli sen ben kavgası bitmeksizin devam etsin. Sanırım egosantrik
tutumları neticesinde bu denli karmaşa ve kargaşa yaşanmakta.
Herkes her şeye aynı
anda sahip olacak diye bir kural da yok üstelik. Her birimizin eksik yanları
olacak ki birbirimizden feyiz alalım. Neyin eksikliği ya da neyin kavgası… Hay
Allah, yine sorgulamaya başladım. En iyisi noktayı burada koyayım.
Yolunuz güzelliklerle
kesişsin…