Üstat Can Yücel derki” Ucundan tutarak” şiirinde
Körü körüne bağlanmayacaksın
Haklısın da üstat
Ama gönül bu dinlemez ki söz üstat
Gözü var kulağı yok sanki
O olmazsa yaşayamam diyor o anki
Laf anlamıyor deli gönül
Başkasının oluyor sanki değil seninki
Üstat sen bulmuşsun denklemi
Yaşanır yaşanır nasıl yaşanır
Bildiklerimi unutturan yakan bilmem ki nasıl katlanır
Yüreğimi özlemleri ile tutsak eder kıvrım kıvrım sızlanır
Sanki ava giden avlanır
Yangınların içinde donduran
Kirpiklerinde zamanı durduran bakışları
Gönül’e verir balans ayarı
Kuşlar öter hep dertli dertli
Yollar ki hep çıkar yokuş yukarı
Rüzgâr eser kokusunu getirir buram buram
Gönül ağlar sızlar onsuz ben nasıl dursam
Onsuz nasıl hayal kuram
Hüznü gönül bahçemde çiçek çiçek açtıran
Doğan güneş onun sıcaklığı gibi doğar ufukta
Akşam onun gözleri gibi ışıl ışıl batar ufukta
Üstat öylesine çok sevmeyeceksin diyor
Gönül bu kulağı yok ki duysun
Çok sevmeyeyim diyorum gönül anlamaktan yoksun
Gönül bahçemde yetişen hüzünleri sökeyim diyorum
Elim varmıyor sökmeye
Gözlerimde hep onun salınarak yürüyen endamı
Kulağımda onun sesi
Rüyalarımda onun güzelliği
Ah bir becerebilsek üstadım dediğin gibi
Korkmazsak kaybedecek bir şeyimiz olmazsa
İnsanın bir şeyi olmayınca çıplak kalıyor üstat
Üşüyor
Nefes alamıyor
Bir tarafına saplanmış kör hançer saplı kalıyor
Daha yolun başındayız galiba
Bu dediklerinize ulaşmak çok zor Can yücel üstadım
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın diyorsun üstadım
Daha turuncu pembe rengimiz olmadı
Cennete götürecek yola girmedim
Üstat yolunuzda yürümek çok zor
Size ulaşmak için fırın fırın ekmek yemek gerekir
Bundan eminim herkes benim gibi hem fikir
Mehmet Aluç