1../
Duygular ah bu duygular...
Duyguların kıskanışının, davranışının, çılgınlığının dizginsizliğinin hesabını benden sorarlar. Ben duygularımla hep kavga ediyorum..
Onları, bin kilitli kapıdan girilen bin birinci odaya kilitlemiştim çoktan.. Anahtarlarının bile nerede olduğunu unutmuştum.. Kaybetmiştim...
Yıllar var ki; hercai, mor, sarı, beyaz, menekşelerli, yasemenli, lavantalı, çiçek bahçeli... Duyguları gömmüştüm ben.. Senelerdir bu duygulardan ayrıydım ben...
Duygular, ah bu duygular...
Hercai, mor, sarı, beyaz, menekşelerli, yasemenli, lavantalı, çiçek bahçeli... , kıvrak edalı, şuh nazlı, işbirlikçi, fettan duygular.... Kimi ağlar, kimi güler, kimi inler, kimi dalga geçer, kimi birilerini seçer.... Ve bu duyguların tetikçisi gözler, özler, sözler.....

2../
Duygular ah bu duygular...
Bu yılların koyduğu kuralları, yaşanmışlıklar alt-üst etti. Anahtarlar bulundu, bin birinci odaya dalındı. Dalınsın dedim… Yılların izleri, tozları, kozları paylaşılsın. Bu bir “ömürkonuğu”nun konuk severliğidir, değerler dünyamın ali cenap nezaketidir.
Duyguları da tembihledim, uslu duralar diye... Hem de şiddetle tembihledim... Duyguların hepsini dizdim, dizimin dibine oturttum, payladım... Azarladım, yaramazlık yapmayalar diye... Ama nafile uğraşılarda, boşuna nefes tüketmişim...

3../
Duygular ah bu duygular...
Ah bu duygular... Bin birinci odayı bulan, kilidini açan ve içinde kararlaşan canlarla, bir olan bu duygular, o kadar sıkılamama rağmen birleşip beni sırtımdan vuruyorlar... Bu bir kavruluş, bu savruluş, bu bu müthiş bir vuruş...
Duyguların duygu tenli işbirlikçisi ve benim söz dinlemez hain duygularım! Birleşirde beni çepe çevre sararsınız kuşatırsınız ve hapsedersiniz ha... Ve benim ıztıraplı dünyama bir cephe daha açarsınız ha... Bir de değil, iki taraftan... İki değil pek çok taraftan....
Alacağınız olsun sizin... Sizlere yapacağımı biliyorum ben... Bu duyguların bana ettiği... Alacakları olsun... Onları öyle bir oyun edeceğim ki…

4../
Duygular ah bu duygular...
Dolanırlar... Salınırlar... Alınırlar... Bulanırlar.... Bu duygular dolanırlar... Durmadan sekiz yönün, sekizinden dalarlar. Yön kavramını unutursun onları takip etmekten.. Çapraz, köşegen, düz, kavisli, dik... İster otur, ister kalk.. Dolanmada dolanır, yorulur.. Kaşlarını kaldırırsın, alnını kırıştırırsın, gözlerini büzersin, burnunu sızlatırsın, içini cızlatırsın...
Bu dolanımı yavaşlatma, anlama anlatma çabasının tırmanışını tırmalarsın...

5../
Duygular ah bu duygular...
Duyguların dolanımı bitmez, bitemez.. Dipten derinden gelen duygunun, dolanmanın duygusunu köreltmiş saldırışlarından kendini kurtarmak isterken ansızın yere savrulur, yere düşmenin verdiği sarsıntı ve acıyla kıvranırken duyguların karşı konulmaz basıncı yere yapıştırır seni... Boylu posunca uzanıp kalırsın...
Duygular, ah bu duygular... Gönlüme katran döktü bu duygular...

6../
Duygular ah bu duygular...
Duygular ne, ben kim? Diye düşünülemez ! Bin birinci odanın kilidi bulunmuş, odaya dalınmış ve onlar oradan salıverilmiş... Duygu işbirlikçisiyle ilgili duygular, diğerleriyle birlik oldular.. Ve oldu bir festival...

Dolandım dostluğuna duygu işbirlikçisinin, bütün ittifakçılar adına.. Ten koyusu saçlar, kahverengi koyu bal renginde gözlerin hayallenmişliği... Ve içine düşülmeye korkulan gözlerin bitimsiz derinliği ve bitmezliği.. Tenin koyulaşmışlığı esiyor duygularda… Ve bu hüzünlü ceylansı bakışlar, bir değişik rehavet salar içlere.. Korkarım kaçarım.. Yine bu duygulu duyunun doyumsuz bakışlar bülbülü kondurur gül dalına...

Ne varsa iyilik ve güzellik adına, hepsi vardır sanki duygu tadında...

7../
Duygular ah bu duygular...
Eserler, küserler.. Duygu çalarlar, duygu salarlar ve duyguları birbirine katarlar... Sonra, sonra saldıkları, sardıkları duyguda kalan kaygıları bayarlar... Ve sonra da gün sayarlar... Saydırırlar..

"Ihlamurların çiçek açma zamanına" umutları yığdırırlar...

8../
Duygular, ah bu duygular...
Çaresizseniz, çare sizsiniz... Ben çaresiz isem; çarem sizsiniz tatlı belalar ve sizsiniz en hoyrat duygularım... Çare yine benim...
Bu kadar duygusuzluk olur mu? Acılar, ıztıraplar bu kadar insanın üzerine gelinir mi? Ben baştan tırnağa her zerremde duyguyum, duygu insanıyım. Bu kadar hassaslıkta bu kadar vurdum duymazlık.. Buna nasıl dayanılacak... Bu ateşin koruna nasıl yanılacak?
Ateş içine düşeni/atılanı yakar. Yakamadığını ise sertleştirir. Ya yakar, ya sertleştirir.
Daha ötesi?


S. Edip Yörükoğlu

( Duygular/3 başlıklı yazı s.-edip-yoru tarafından 3.03.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu