GAZZELİ BİR ÇOCUK VE
ANNESİ
Gazzeli çocuk masum
gözlerle annesine
-Anne ne suç işledik de
bombalar İsrail tarafımızdan üzerimize insafsızca yağıyor? Neden şu köşede
gözyaşı döktüğümüz yerde gözlerimizin ışığı az umut ile parlar iken benim
oyuncağım yok diye ağladığım için mi bu bombalar yağıyor anne? Üzerinde oyun
oynamak için koştuğumuz yollar neden çukur cesetlerle doldu anne? Bana anlat
anne anlamak bilmek istiyorum!!
Annesi çaresizdi nasıl
anlatabilirdi yaşamın bu saçmalığını suçsuz oldukları halde zulüm görmelerini
bir dam odada oturmaya razı iken şimdi evsiz kaldıklarını dünyanın bu zulme
sessiz kaldığını nasıl anlatacaktı?
Ölümün bir sonuç
olmadığını sadece bir gerçek olduğunu, bu akan kana seyirci kalanların
yüreklerini kan ile yıkayanların cehennemim kokusunu cebinde elinde yüreğinde
taşıyanların bir gün soluksuz kalacağını nasıl anlatabilirdi?
Tüm sokakların evlerim
mezara döndüğü Gazze şehrinin feryadını gözyaşını ölü düşlerin çığlığını nasıl
anlatabilirdi?
Tüm savaş çığırtkanlığı
yapan edepsiz lanet olasıca İsrail’e dünyanın sessiz kaldığını korku ile
rahatlarının bozulacağı için kimsenin ses çıkartmadığını nasıl anlatabilirdi?
Gözlerinde akan yaşlar
ile dışarıya çıktı. Gecenin kapkara dehlizlerine düşmüş çıkmak için yolu olmayan
bir çıkmazın içinde bocalanırken kan damlayan sokak taşlarındaki kanlara
bakarken tüm içindeki söylemediklerini, sokağa şarapnel parçaları ile yıkılmış
feryatları duymayan, sağır kör insanların üstüne kusarcasına içindeki feryadı
acıları anlamsız sorulara cevap olmayan sözlerini kustu.
Çocuk dışarıya çıktı annesinin
şarapnel parçaları ile yırtılmış param parça eteğinde tutundu.
-Anne melekler bize
yardım ediyor, biliyorum babam bana evladım melekler bize yardım ediyor bizim
için dualar ediyormuş, ama insanların yardım etmesi gerektiği için onlarla
beraber yüreklerindeki merhamet olunca en büyük en kocaman yardım eder demişti.
Nerde hani insanlar anne? Neden hep susuyorsun anne? Neden her saatimiz ölüm
saatine göre kurulmuş? Bu saati ölümü kim üzerimize yıktı anne? Adları
bilinmeyen bu ölüm ağıtlarını siz nereden öğrendiniz?
Annesi karanlığa
saklanmış cevapları gün ışığına nasıl çıkarırım, sözcüklerden sana umut dolu
sözcükleri nasıl söylerim diye düşünür iken gökyüzünde yağan fosfor bombaları
tam önlerine düştü. Bu bomba tüm
soruları ve cevapları param parça ederek çocuk ve anneyi paramparça etti. Artık
soru ve cevapların bir değeri yoktu tıpkı insanın değeri olmadığı gibi.
Akşam yatağına yatarak
uykuya yatan İsrail edepsizinin insanlıktan nasibini almış topluğun yüreğinde
merhamet arayanlar biz insan olamayız, İsrail edepsizinin ş…nin yüreğinde
gözlerinde merhamet ne arasın adamlar ş….önde gideni, yaptığı niyeti ortada
iken bunu aramak beklemek biz insanlığın en büyük utancı ve ayıbıdır.
Ah insanlık halin böyle
yerlerde sürünmek mi olacaktı çaresizce yüreğindeki imanın kapısını neden
çalmazsın görmezsin?
Yanlış yolların yanlış
düşüncelerin akımlarına kapılarak yok olan insanlık, sızlama korkular ile halin
en olacak? Yarına olmayan yarının merhamet dolu ışıklarını bekleyen çocuklar
hep karanlıkta hep ölüme mi koşacak?
Ah keşke bizler
birliğin beraberliğin imanın güzelliğini bir bilsek görsek ayrı yollarda ayrı
kulvarlarda koşmasak.. Selam ve dua ile..
Mehmet Aluç