Tutanaklı bir zafiyet
İstediğin kadar etsen
de niyet
Tüm duygular nasıl da o
naif yüreğe külfet.
Kural dışı, istem dışı
Şu ahvalin yargısız
infazı;
Yargı, sorgu sual
Haklısınız, kabul
Demek ne mümkün
Körelmişken viran gönül…
Bir tutam şundan bir
tutam bundan
Kıvamını tutturmak olsa
da mecalim
Her dem yalnız, her dem
kuralsız
Ne nazıdır ne niyazı o
garip çıkmazın
Olsa olsa sıcak bir kor
Geri dönüşümü olmayan
uzun bir yol.
Bitimsiz ve heybetli
bir ömür değil asla
Ne kadar görünse de
uzun
Çoktan geldik sona.
Rahmeti Yaratan’ın
Kıymetini bilmedikten
sonra
Ne önemi kalır bu
devrik cümlenin.
Yığın yığın onca
teferruat
Savruk olsa da o
nakarat
Adı insan eli
vicdanında
Kabulü zor olsa da…
Yeknesak belki de afakî
bir düzen
Kim varsa acıyı, yalanı
reva gören.
Yadırganan olası o
mizansen
Yalandı baştan sona hem
de külliyen.
Rağbet eden çoktan
savdı sırasını
Hayat denen okulun
nihai diploması
Yakar sözler bırakır
derin bir sızı.
Ne olası ne mümkün inkârı
Tılsımı bitimsiz
hayatın
Sabırsız şu insanoğlu
Bundan dolayı cennetten
kovulmadı mı…
Ötesiz ve örselenmiş
Nasıl bir hicapsa
Korunda yanarken canı
Aşk denen o girdabın.