Bilincin tam bir adım ötesi irdelenesi ve yordanası. Ve insan soyunun pek çok ket vurmaya sirayet edercesine gereksinim duyduğu temel ve vazgeçilmez prensipler...

 

İlk sırada yer alan belirleyici ve tetikleyici unsur olan ‘’din’’ öğesi. İnsan ırkının girdiği bataklıktaki tek kurtarıcısı. Netice itibariyle insan soyunun temel gereksinimi her ne kadar saf akıl ve pratik akıl arasında çatışmalar olsa da. Dünyanın görüp göreceği en büyük akılcı olan Kant ve kendi kurtuluşunu akıldan çıkarmış iken dünyayı dahi yerinden oynatabilirdi.

 

İnsan denen canlının sapkınlığı tüm nihai basitlikler gibi pek çok şeyi karmaşık bir yapıya döndürmüştür ne yazık ki.

 

Kant ve Kant gibileri kendi felsefelerini kendi mayalarından ve öznel yapılarından ortaya çıkarma eğilimindedir. Ne de olsa uysal insan, felsefesinde de durağan ve uysaldır. Hasta kişi ise gücün yegane sahibidir diğer bir deyişle gücün filozofudur.

 

Zulüm ya da şehvet düşkünlüğü hatta ihanet...

 

Tüm bu ve benzeri olgular, bunlarla iştigal edem insanın doğuştan sahip olduğu ruhun verileri aracılığı ile bizzat yapılabilmekte iken yeri geldiğinde kaba kuvvete de baş vurabilmektedir. Ne de olsa o bitimsiz tutkular değil midir insanı zalim kılan ya da şehvet düşkünü ve hain yapan. Yine de duyguları dahil edemeyiz bu kategoriye.

 

Hakikati arayan, prensip edinen akılcılık ki alt düzey ve üst düzey diye ikiye ayrılır, mütemadiyen hakikati aramakla mükelleftir her ne kadar araştırılan hakikatin ne olduğu konusunda fikir çatışmasına düşseler de.

 

Aklı devreye soktuğumuz an itibariyle görünen şudur ki; akıl kendi başına ahlaki değildir. Zira akıldan türemiş ahlak mevzu bahis dahi edilemez ve akıl asla yaratmakla mükellef kılınamaz sınırlar ihtiva eden bir unsur olmasının dışında.

 

Sınırlardan söz etmişken, göreceli özgürlük kavramı da ayrı bir açılım getirmektir irdelen konuya: Göreceli özgürlük insanoğlunun acısını azaltırken sonuç itibariyle bencil ve egoist olanların daha mutlu olduğu gerçeği ile yüzleşiriz. Kendine yetme arzusu taşıyan, mükemmel olma gayreti içinde olan insan alabildiğine ve olabildiğine bencildir. Doğanın yasasının bencillikten türediği ise varılacak nihai noktadır. Doğanın yasalarına uymakta zorluk çekmeyen insan bencildir ve doğanın kanunlarının böyle olması da hayatın bir sunumu ve sonucudur.

 

Belirteçler ve süreç değişime uğrasa da temeli ve önceliği değişmeyen pek çok açılım evrenin sırlarını bir yandan saklamakta zaman zaman da ifşa etmektedir. Sebep-sonuç ilişkisi olsun kuramlar olsun insan ve evren zinciri sonsuz ayrışımını sürdürmek adına gizemini hep korumuştur.

 

İnsan ve adına yapılan her türlü yatırım, uygulanan yaptırımlar ve süregelen devinim boyut değiştirse de akıl ve irade göreceli özgürlüğünü hep korumuştur ve koruyacaktır da.

( Bilincin Bir Adım Ötesi başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 9.03.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu