‘’Unutma ki, ‘ hiçbir aşk düşünceye uzak değildir /hiçbir yıldız
göğe.'(A.Sayar)
İnsanı kendi çukurundan çıkaracak olan kendi umutsuzluğudur…”(Alıntı)
Sadık bir teni var göğün, saldırılarına maruz
kalsa da bulutların nakşı özlemin sesi var yağan yağmurda ve tebessümler yüklü
bir kâinat bahşetmişken Yaratan kullarına…
Semazen imgeler taarruzda.
Mevla’ya olan sevgisi Mümin’in ve yaşadığı
kadar yaşattığı umudunu, aşkını o yaldızlı yolda…
Semada raks eden bir yıldız olmak da var/mış
hani kıpraşan her uzvunda yerin göğün ve işte saklı sandukası renklerin de en
haşmetlisi ile sarıp sarmalanmışken masumiyet.
Mevsim suskun.
Yaşantılar yaşananlar hem ölgün hem şaşkın.
O minval ki:
Kalemin sektiği bir yere konan bir göğe
d/okunan şairin naif yürek sesi.
Kaskatı kesilmiş bir cümbüş hercai gülüş ve
yamalı güneş yâdı dünde saklı mevsimin ve insan olmanın asla değil haşmeti
bilakis aciz varlıklarına konan kuşlar misali sere serpe duygular bir serenat
adeta mehtabın doğuşu ve yıldızların aşkla şevkle özlemle göğe d/okunuşu.
Bir servet ki sonsuzluğun muadili olan umut ve
hayaller.
Bir meal ki onsuzluk:
Yoktan var edene müteşekkir her canlı hatta
cansız varlıklar bile Rabbini zikredip de atom tanecikleri ile dönenirken
inancın kucağında niyazların bucağında.
Hüzün bazen kasıtlı bazen kasıtsız.
Sersem sepelek uzanmış kimi ihtiras yüklü
benlikler asla da yerçekimine karşı gelemeyen gel gör ki: ihlaslı ruhlar ve
müşfik dokunuşlar her zaman yerçekimine karşı gelen ve işte kâh tevazu kâh
tevafuk yüklü her Mümin’in de ayakları kesilirken yerden sevecen ritmi ile
inancın ve buldukları huzura kefil doya doya da yaşarken cenneti adı dünya olan
o izafi durakta nasıl da meyleder ruhlar sonsuzluğa ve İlahi Aşkın kıvancıyla
da zikrine denktir fikri her insanın ve bir derviş edasıyla salındıkları kadar
da alınmazlar asla savrulan namlarda savrulan zanlarda soluksuz dönüktür
ruhları yüce Mevla’nın Makamında saklıdır dualar ve niyazına sadık Müminler.