Gözlerindeki
ışıltıya bakarak şiirlerimi yazdım, hece hece gönlüme akarsın, beni, seni
sevdiğimden fazla seversin diye…
Avuçlarımdaki
yalnızlık kokusunu güller ile yıkadım, yalnızlık hiçbir zaman kapını çalmasın
diye…
Hep
kavşaklarda seni bekliyorum, ayrılıklar seni yakalamasın, mutsuzluklar
gözlerine dokunmasın diye…
Sevmeleri,
gülmeleri, gülümsemeleri sana bıraktım, yüreğindeki
hasret ve ayrılığı alıp uçurumlara attım, sen mutsuzlukla baş başa kalma diye…
Hatırlıyorum
yaşa, taşa, başa oturma derlerdi oturmazdık, ama nedense karşılıksız aşka
yaklaşmayın, o kalbin içinde oturmaya yerleşmeye kalkışmayın demediler o nedenle
hep acıları yaşadık…
Ansızın
geldin, ben içine düştüm, sen terk edip gittiğini sandın, ama beni içinde
unuttun…
Sevdim,
hatalarını af ettim, küstün küsmelerini anlayışla karşıladım af ettim, hırçınlıklarını
bir anlığına saçmalıklarına verdim af ettim, bir hata yaptım çektin gittin,
oysa ben senin için binlerce af ile yüreğimdeki isyanı gurur sildim, sen bana
bir affı çok gördün çektin gittin ve sen yüreğimde bittin…
Ben
sana bana fazla soru sorma seni seviyorum sözüme inan dedim, sen binlerce soru
sordun aşka ait sözlerin büyüsünü anlamazsın dedim, sen ne aşkı anladın nede
beni anladın çektin gittin, seni seviyorum sözüme inanmadın kendi yalnızlığınla
baş başa kaldın.
Mehmet
Aluç