İman
bir gönül kuşudur, deryayı gezdirir mazlumların haksızlığa uğrayanların yanına
uçurur, her an merhamet pınarına kanatları ile bizi uçurarak o merhamet pınarında,
yıkanarak merhamet boyasına boyanarak o merhamet pınarında kana kana içerek,
mazlumların haksızlığa uğrayanların yanına varmaya vesile olur.
Kul,
ben yalnızlığa bu dertlere hasret nasıl dayanırım der demez hemen onun yanına
vararak, onu teselli ederek gönül yarasına merhem olarak, yalnızlığına ortak
olarak yalnızlığını dostluğa, dertlerine derman olarak mutluluğuna hasretine
sabır nasihati ile sabır etmesine vesile olunur.
Yoksa
iman gönülde saklanarak sadece kendisi için kullanılacak yaşanılacak bir
güzellik deryası değildir, paylaşılmadıktan sonra o iman kuşunun kanatları kırılır
gözleri kör olmaya gider.
Şimdilerde nasıl mazlumların feryadı semada
yankılanırken onların yardımına koşan yoksa işte iman kuşumuzun kanatları kırık
ve onu iman pınarından yıkamadığımız ve merhamet pınarından kana kana su içirmediğimiz,
Kuran’a olan bağlılığımızı duvara asarak, gül kokan Resul sevgisini gönlümüzün
karanlık izbe gölgesinde sakladığımız için, iman kuşumuz son nefesini vermek
üzere ve sanki çölde kalmış gibi susuzluktan, merhamet deryasında Kuran ile
buluşmadığı için susuzluktan ölmek üzeredir.
Yarına,
mutlulukla imanla güzel yarınlara varırım diyen kalmadığı için, Vuslatı kefen
giydirerek onu uçurumların derinliklerine gömdüğümüz için ve sadece kendi
çıkarımızı düşündüğümüz için böylesine dertler, sıkıntılar, feryatlar içinde
yalnız kaldık…
İşte
Filistin’de kardeşlerimiz her gün zalim utanmaz şerefsiz İsrail ve
yandaşlarında katl edilirken, bir avuç şerefsiz İsrail’e karşı çıkan olmadı ve
bu gidişle sıra bize gelince de ses çıkaran olmayacak!
Gönlümüzdeki
nur iman bir anda karanlıklar arasında kalmasına seyirci kaldık, merhametin tüm
güzelliğini söküp attılar gönlümüzde seyirci kaldık, iman gülümseyişi ile
karşımızda seslenirken biz duyumsamazlıktan geldik, sadece işimize geldiğinde
sadece kendimiz için gönlümüze aldık, lakin iman böyle değildir, mazlumlarının
yanında olmak, paylaşmak sadece dünya malı için uğraşmak yerine hem dünya hem
de ahiret peşinde koşarak, kazancımızı ihtiyaç sahipleri ile paylaşarak yaşamaktır
iman.
İman
aşk ile merhamet ile gönlü uyanık tutmaktır, billur kirpiklerden yaşlar aktığı
anda koşarak o gözlerdeki gözyaşlarını silmektir. Gecenin karanlığı gibi
karanlıklarda zalimlerin kıskacı altında inleyenlere koşmak zalimi imanı ile
tuşa getirerek o karanlığa imanın nur ışığı ile aydınlatmaktır İman.
Kuran
ve Resul peşinde koşmak ile hayat bulur bununda unutmayalım.
İman
dünya ve ahireti inşa etmek için vardır gönülde, umutların hayallerine
karanlığı ile gölge olanlara mani olmak içindir, iman sabırla yol almaktır
beklemektir sıkıntıların dertlerin geçmesi için, tefekkür kürsünde Rahman’ın yüceliğine
şükür ederek, onunla olmaktır…
Bahar
gülüşlerinin tüm gönüllerde açması için vardır iman, cebinde hasret
taşıyanların ceplerinde hasreti gidermektir, ona sabrı aşılamaktır iman.
Suskunlukla
hayatını devam ettiremez iman ile olan, merhameti ile Rahmanın gönüllerimize
nur nur indirdiği merhametin nurlu gözlerine bakarak, merhamet ile kâinatı
süslemek yarınsız ’lığın karanlığını silerek çocuksu sevinçler ile doldurmaktır…
Bundan
gayrısı sadece kendimiz için gönlümüzde taşıdığımız ne kendimize nede bu kâinata
derman olmayacak suskun imandan başkası değildir. Bu da gerçek bir iman değildir…
Selam ve dua ile…
Mehmet
Aluç