Kuşlar gibi çırpınan kalbimdeki aşkı kabul etmedin be zalim, kabul etseydin ne kaybederdin, sana sevgi mutluluk vermek için çırpınan gönlümü bir paçavra gibi kenara attın, suratıma bir tokat gibi vurdun! Senden çok şey istemedim ki, sadece gülümsemeni gönül kapını bana açmanı, gönül sarayımda taht kurmanı istedim. Senin için gönül bahçemde sen kokan laleler, sümbüller, yasemenler yetiştirdim sana sunmak için, ama sen onları kuruttun ayakların altında ezdin be zalim...
Hayallerimde gönlünü feth etmek , gülümserken ismimi aşkım diye söylemeni isterdim, ama sözlerin hep kederdi buda bana zehir olarak yeterdi ve yetti de, beni dinlemeden anlamadan yargıladın, gönül kapından bin bir sorularla hemde sebepsiz anlamsız sorularla sorguladın kovdun, terk edip beni gittin. Sorduğun en aptalca sorun ise “sanki beni değilde bedenimi seviyor muşsun gibi düşünüyorum,farkında mısın bilmiyorum gibi saçmalama'ların oldu. Beden seninle bir değil mi? Sen ayrı, bedenin ayrımı yaşıyorsun söyle bana dediğimde, çektin gittin, anlamsız kuşkuların varsayımlarınla yüz yüze gelmekten korktuğun için!
Bir gün düşüp arkama geleceksin, o nefret anlamsız sorularla dolu olan gönlündeki kangren düşünceleri kanatarak o anlamsızlığından kurtularak koşacaksın, hatta dağları ovaları aşarak geleceksin ama beni bulamayacaksın, kendi pişmanlığının ıstırabı içinde aynı benim gibi yanacaksın yok olacaksın. İnandığın değerlerin boş ve gereksiz olduğunu elbet anlayacaksın ama sanma döneceğimi sana yanılırsın, çünkü çözülmez bir muammasın, anlamayan, görmeyen, hissetmeyen, hislerinin pişmanlığını elbet anlayacaksın...
Buğulu camlara ismini kazımıştım siliyorum işte, gönlüm düşerse derde gama ben sensizde gülümserim sensiz cama, yırtılmış paçavraya çevirdiğin gönlümü aşkımın gözyaşları ile vururum bir yama.Varsın gülümsemesin seninle ömrüm, seninle gülesiye gezemedim ama inan ben senide çözemedim ,şimdi sensiz aşkın sahilinde geziyorum, aşkın denizinde sensiz yüzüyorum, yüreğimde hasretin olsa da kendi kendime gülüyorum.
Gönlümü derinden terk etmenin hançerini sapladın, hemde bin bir yerinden mutlu musun şimdi bilmem ama ben...
Mehmet Aluç