Taammüden öldürdüm
izafi düşüngeçlerimi
Gece yarısı, sabah
öncesi
Yitip giden ömür ertesi
Külliyen yalan suçsuz
olduğum
Faili de belli üstelik
bu ihanetin
Adsız bir düşün son
çeyreği
Saatler kala uyanmaya
Söndürdüm sönmemek
adına
Onca yılgıdan muzdarip iken
Şu fani beden.
Noktaların devinimi
Ahenksiz bir melodinin
isimsiz güftesi
Varlıklar yoksun
gölgelerinden
Gölgeler hepten saklı
kuytularda
Boyası akmış yüzler
Gözler kapkara
Şeytanın elçisi
Hükümsüz ve suçlu
gıyabında
Dönüp bir kez bile
aynaya bakmadan
Kesilen nice ahkâm
Safsata tüm söylemler
Nasiplenmemiş doğrudan
Sakıncalı nice yalan.
Emsalsiz yetilerim,
bilemezsin
Tanıyamazsın da yitip
giden
Zamanın çok uzağında
O ısrarlı bakışlarımla
seyrindeyken
Verilen hükümler
tutarsız ve kılıksız
Fazlasıyla kılıfsız
iken onca zihniyet.
Hangi duraktayım kim
bilir
Neyin telaşıdır ömür
ertesi
Ellerimle öldürürken
benliğimi.
İzdüşümü onca imgenin
Sureti onca vahşetin
Hele ki o hüzün yok mu
Depreşen için için.
Bir düş ertesi idi
varılan nokta
Bir gün ertesi idi
Terk ettiğim ve
kopardığım ne ise
Ellerimle dikmiştim
oysa.
Mecalim tükendi
tükeneli
Durduk yerde geldin
aklıma
Aniden
Ve zihnim nasıl da
allak bullak.
Neyin derdi ise belimi
büken
Sıradan bir mizacın
Tanımsız kimliği
Yordanası ve savrulası
Sarı bir yaprak yersiz
yurtsuz
Ben gibi.
Sen gibi geride kalan
hatırat
Ve buğu gibi kaybolup
gitti
Kifayetsiz sanrılar
teslim almışken bedenimi.