Yaklaşık on yıl önceydi. Öğrenciler bir gün “Hocam sizin fesiniz yok mu?” diye sordular. “Var tabii ki…” cevabım üzerine, “Sizi hiç görmüyoruz.” dediler. “Çocuklar, ben fesimi akşam yatarken takıyorum, fesle derse gelecek halim yok ya!” dedim, gülmeye başladılar. “Yok hocam, fes değil, feys… Feysbuk, feysbuk…”


Anlamadım, aval aval baktığımı görünce “Oooo hocam, siz nerede kaldınız,  biz size bir feys hesabı açalım, takılın.” dediler. Teneffüste odama gelip bilgisayarımdan bir “facebook” hesabı açtılar bana. Bilmediğim, anlamadığım bir şey, üstelik o zaman gavurca bu meret! Zaman sonra yine takıldı gençler: “Hocam sizi yine göremiyoruz feyste!”. “Yahu, gavurca bu, anlamıyorum, ne yapacağım, nasıl yapacağım bilmiyorum.” Onu da hallederiz, deyip geldiler, “facebook”un dilini Türkçe yaptılar.


O gün bugündür sosyal medyadayım.


Memleketten haber alma; arkadaşlar, akrabalar, dostlar, öğrenciler, insanlar neler yapıyor görme; yeni insanları tanıma, arkadaşlıklar kurma alanı oldu sosyal medya.


Bunlar iyi yanı tabi, bir de kötü yanı var ki bilgi kirliliğin, asparagas haberciliğin, densizliğin, seviyesizliğin, hadsizliğin mekanı da oldu.


Artık “Bana sosyal medya linkini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” boyutundayız.


Birisi bir yalan haber, bir iftira, bir soytarılık uydurup paylaşıyor; hemen sazanlama atlayıp altına mangalda kül bırakmayan yorumlar yapıyor, haberi paylaşıp klavye kahramanlığının en zirvesine çıkıyoruz.


Paylaşılan fotoğraflar, haberler, söylemler doğru mudur, uydurma mıdır, montaj mıdır bunu sorgulama, araştırma alışkanlığımız yok. Zaten hazırcıyız, hazır fikirleri ve hazır dangalaklıkları da hemencecik kabullenip kendi fikrimiz ve malımızmış gibi paylaşıyoruz.


Yılda bir kitap okumayan insanımız günün abartısız sekiz saatini sosyal medya başında geçirip kültürünü artırma gayretiyle kendini paralıyor. Okumuşundan cahiline, işçisinden, memurundan, esnafından köylüsüne herkes “facebook” sayfalarında kendini ispatlama ve ne kadar bilgili, ne kadar donanımlı olduğunu gösterme gayretinde.


Bilgi birikimi de tamamen sosyal medya…


Seçim dönemlerinde sıkça görüyoruz bu facia paylaşım ve yorumları. Karşı tarafa bel altı saldırılar, aşağılamalar, söylemediği sözü söylemiş gibi yapmalar, söylenmiş sözü çarpıtmalar vs…


Gelelim güncele… Bir yıl kadar önce bir bayan yazarımız dondurma reklamlarında kadınların cinsel obje olarak kullanılmasını eleştirmiş ve şöyle demiş: “Dondurma reklamları fuhşu özendiriyor, böyle reklam olmaz, bunlara hakkımı helal etmiyorum vs.”


Bugün biri almış, bayan yazarın fotoğrafının altına şöyle yazmış: “Dondurma fuhuşu özendiriyor, dondurma yiyenlere hakkımı helal etmiyorum” sonra da paylaşmış, ardından ne mi olmuş, yazar adeta linç edilmiş. Altına öyle yorumlar yazılmış, öyle ifadelerle paylaşılmış ki okuyunca insanların bu cehaletinden başınızı duvarlara vurasınız geliyor.


Bir zaman iktidarın resmi kurumlardaki TC ifadelerini kaldırma ameliyesini protesto etmek amacıyla insanlar sosyal medya isimlerinin önüne TC ifadesi ekledi. Sonra bu TC ifadesi ekleyenler on numara milliyetçi havasına girdiler. Ardından öyle cahilane paylaşımlar yaptılar, öyle nadanca ifadeler kullandılar ki bilmeyen tüm Cumhuriyetçileri analiz gücü olmayan, beynini kullanmayan, beyinsiz dangalaklar sanacak hale geldi.


Bu cehaletlerin hangi birini düzeltelim, tutulacak, toparlanacak bir yanları yok ki…


Ömründe on kitap okumamış birisi, on romana imza atmış yazarımız Metin Savaş’ın son kitabının adında geçen (Baykuşlar Geceleyin Öter) “Geceleyin” sözcüğünün Türkçe olmadığını iddia etme cehaletini sergilemiş sosyal medyada. Bunu sallarken TDK’nın web sayfasına girip yazım kuralları bölümünden bir sorgulama gereği bile duymamış.


Sosyal medyada büyük bir imtihandayız. Cahilliğimizi ispatlama imtihanı mı desem, beyinsizliğimizi sergileme imtihanı mı desem?...

 

 

 

 

 

( Türkün Sosyal Medya İle İmtihanı başlıklı yazı M. Kuvancı tarafından 8.07.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu