Gerçek manada
kırılganlığın katsayısı matematik biliminde artı sonsuza tekabül eden bir
varsayım. Olgunun somutluğundan ziyade tüm o izafi algılayış aslında başlı
başına bir sıfat. Biraz mağlubiyet az sayıda hakkaniyet ve oldukça yüksek bir
rakım insan ırkı. Irktan ziyade ırkçı bir algılayış belki de söz konusu olan.
Konu etmeye dahi demez
belki de iç sesin sizi asla yanıltmayan tınısını. Sessiz bir çöküş hatta soyut
bir yolculuk ve elinizde tek bir bulgu dahi yok iken düşkün kılınan o yönerge
doğumunuz itibariyle size sunulmuş. Öncelikle ailede başlayan eğitim ki bir
zorunluluk aslında anne ve babaya düşen. Gördüğünüz, duyduğunuz kısaca
kanıksadığınız ne varsa genlerin transferindeki o döküm belki de ruhunuza en
iyi gelen. Akabinde sosyal bir olgu olan eğitim süreci. Pedagojik bir yöneliş
hayata karşı yüklendiğiniz ve insanlara yüklediğiniz anlam. Kılı kırk yarmak
aslında mükemmelin peşinde koşarken sizi sizden eden o bitimsiz arayış.
Döngüdeki sarmal sizi
kucaklarken siz yine de yetinmeyip bir adım sonrasına odaklanmışken taşıdığınız
o beklenti yüklü kaygılarınız. Neler neler yok ki endişe katsayınızı tırmanışa
geçiren ve istiflendikçe dozajı artan çok bilinmeyenli bir denklem.
Her zaman soran ve
sorgulayan bir bilim olmasının ötesinde insanı insana tanıtan daha doğrusu
çeşitli yöntem ve kuramlarla hayatı ve benliği uzlaşı noktasına getiren bir
bakış açısı kazandırmakta psikoloji bilimi.
Zoru kolay kılan bir
barış bildirgesi belki de nirengi noktasında insana odaklanmış. Ve diğer tüm
bilimler ve tüm süreç insanın varoluşundaki ilk an itibariyle hep ama hep
sayısız sunum ile yine insana hizmet eden.
Teknolojinin getirisi
hele ki günümüzde ve derken verilen kayıplar: Bir yanda yalnızlığı tetikleyen
bir yandan analitik düşünme yetisinde kıvrımlar yaratan. Nüansı kulağa hoş
gelse de gerçek dünyanın sanal dünyaya kurduğu köprü bir yandan insanları
birbirine yakın kılan ve aynı ölçüde bireyin gitgide kendinden ve yakınlarından
soyutlandığı.
Bakış açısı itibariyle
farklı sunumlar getirmek mümkün.
Elinizde ne var ne yok
sadece sorgulayın: Öncelikle yaptırımlar nelerdir ve nedir yaptığınız
yanlışlar? Algılarınız yeterli mi sizce yoksa tamamen içe dönük bireyler
topluluğu olduk?
Öngörüler, somut
veriler ve varılan nokta ise kaosun yaratıldığı bir koşullanma süreci.
Yargılayabildiğiniz kadar yargılayabilirsiniz de ki sizi kim bundan
alıkoyabilir lakin bir de dönüp tüm o yalıtılmışlığınızı sorgulayın. Yine de
etrafı sorgulamak birincil tercihimiz.
İlk şık: Ne istiyoruz?
Ve bir sonraki:
Beklenti denilen hangi ölçüt sizi mecbur kılmakta? Mecbur kılındığınız mı özgür
iradenizin talepleri mi?
Adım adım yaklaşırken
sonuca bizi gerçeklerden koparan ne olabilir sizce?
Gerçek tanımına giren
midir elediğiniz tüm o şıklar?
Belki de bir mantık
hatası öngörülen hatta bir sis perdesi hatta sıra dışı kimine göre ısmarlama
bir hayat yine de müdahil olduğumuz tüm zaruretler.
Mutluluğun göreceli bir
kavram olduğu oldukça aşikâr ve bu duyguyu payidar kılan yine yaptığınız tüm o
derecelendirmeler. Beklenti seviyesi yükseldikçe artan hayal kırıklığı her ne
kadar engel olamasanız da ne de olsa birileri sizi biçimlendirirken elde
olmadan anlam ve değer yüklüyorsunuz hem kendinize hem de iletişim halinde
olduğunuz sayısız toplulukla.
Sarmalın geçirgenliği
mi yoksa tüm o edilgenlik mi elde olmadan insanlara yanlış bir izlenim veren ve
derken sorgulayan bir insan topluluğu. Psiko-sosyal var oluş mademki insanı
merkeze oturtan ne süreci sonlandırmak mümkün ne de varlığımızı yok kılmak her
ne kadar açılımlar bize fazla seçenek sağlamasa da. Bu yüzden inanılmaz bir
ivme ile çözüme odaklı sayısız politika. Yokluğu var kıla ya da varlığı
sorgulayan ve insan ırkının gitgide maneviyata yönelişi. Üstelik din ya da dil
farkı gözetmeksizin.
Yanıltan ya da yalıtan
ne ise alabildiğine uzaklaştığımız ve tetikleyen tüm unsurlar ve insan
ilişkilerinin vazgeçilmezi: Sevgi, saygı ve güven odaklı birliktelikler.
Hayatı yaşanır kılan
değil mi beslediğimiz duygular ve umut kıvılcımları bu yüzden değil mi tüm
arayışımız ve koyduğumuz hedefler ve gelişim sürecinin bitimsiz tınısı:
Yaşadığımız sürece ve hayallerimizi yaşattığımız ölçüde.