Gider iken
gülüşünde gülkurusu kaldı
Seni gurbet
ellere söyle bakalım kim saldı
Tadı tuzu mu
bitti biten ömrünün durma söyle
G(b)itmeden önce gülümseyen gönlün hala s(b)ağdı
Sen kokan
bahçelerde çiçekler açmaz oldu s(b)oldu
Ellere
yakılan kınalar silindi gülümsemeler kayboldu
Bir mezar
gibi bakan bakışlar kim o(a)raya koydu
G(b)itmeden
önce gülümseyen gönlün hala s(b)ağdı
Bir çınar
gölgesi gibi sevgiler eksildi sevmek z/engin işimi oldu
Bir parça
lokmayı ikiye bölmek unutuldu yürekler mi soldu
Vefa denilen
gönül sevgisi silindi yok (s)oldu nasıl unutuldu
G(b)itmeden önce gülümseyen gönlün hala s(b)ağdı
Suratında
sevgi kelebeklerinin gülüşü u(a)çardı
Üç günlük
gurbet çok zor bilirim karşında yârin sana bakardı
Gurbet
geceleri geçmez şafak sökmez z(k)ordur kalmaz o tatlı ağız t/adı
G(b)itmeden önce gülümseyen gönlün hala s(b)ağdı
Gidişin
olmadı zeval hançerleme sen gönlünü
Gurbetlik
sanma bir sanrı gamla b(y)itirme ömrünü
Barikatlara
dikenlere takılma vuslatı y(b)itirme gülüşünü
G(b)itmeden önce gülümseyen gönlün hala s(b)ağdı
Kul Mehmet'im der bir gün gelir bu gurbetlik biter
Vuslat ile
nazlı yârin gülüşü gönlünü sarar bülbüller öter
Bir lokma
kuru ekmek soğanla yenilir hasretlik o an biter
G(b)itmeden önce gülümseyen gönlün hala s(b)ağdı
Mehmet
Aluç-Kul Mehmet