Zaman akıp geçerken, dur demek manasız. Geçen hiçbir an geri
gelmez. Sana dur diyemediysem sebep budur. Çünkü bir çığ gibi büyürken aşkın
içimde, altında kalacağımı biliyordum o büyük çığın. Gittin ve şiirler de gitti seninle. Umutlarım
yarına kapı aralasa da ben hep dünde yaşadım. Çünkü yarınlarımda olamayacağını
biliyordum. Ne çok şey biliyormuşum senin üzerine. Hiçbirinde zerre fayda yok.
Zararına yaşıyorum hayatı. Üstü kalsın desem de altında kalıyorum hep alttan
aldıklarımın. Seni de alttan aldım. Sırf bu yüzden yukarıdan baktım aşkımıza! Belki
de bu yüzden bitti. Çünkü ne zaman ağız dolusu bir gülümseme yayılsa yüzüme
ardında hep o kara kış oldu.
Rüzgâra haber eyledim. Ne varsa sana dair hep ondan
öğrendim. Yokluğunda bile senle doluydum. Hem suç sende değil. Bu aşkı
leylekler getirdi. Kaçınılmazdır göç zamanı!
Kusura değil belki ama aşkına çok baktım. Ve o ne büyük bir
kusurdur ki zerre bir filizlenme bulamadım. Ne desen fayda vermiyor. Yokluğun
varlığınla kavgalıyken, gündüz ile gece nasıl bir olsun. Dileğim Rabbimden bana
b/aşka bir dert vermesin!
Sana baharım dediysem suç mu? Hem sevda da mevsimlere
benzer. Öyle olmasa neden açsın ki gönül bahçemde çiçekler. Yüzümün nuru
sevdamın enginliğinde gizlidir. İçine giremediğin aşkı boş bıraktın.
Ne zoruma gidiyor biliyor musun? Nereden bileceksin. Bilsen
yanımda olurdun. Koca kalabalıklar içinde yalnız yaşıyorum. Hangi kavgaya
karışsam ağır sevdalı oluyorum. Senden sonrasını soruyorsan, senden öncesine
bak. Nasıl seni tanımadan önce hayatım berbat olduysa, şimdi seni tanıdığım
için pişmanım. Ne acı ki karşıma çıksan da çıkmasan da canımı acıtıyorsun.
Kulaklarımı iyi açmasam belki de yalan yanlış şeyler
duymayacaktım. Kalbimi hiç sorma. Kimsesizler yuvasına dönmüş. Bir tek sen
kimsesiz değilsin her halde!
Sana son s/özüm bir daha sakın aşkıma çıkma. Görmeden
çarpılabilirim…