Yudumladığım zehrin en
gönüllü ölüsüyüm;
Senden sonra ve belki
de zan altında kaldığım.
Gök kubbenin en kıdemli
neferiyim,
Görünmezliğin
çizelgesine düşmüşken yolum
Ve düşmüşken aşka, hem
de bir başıma.
Münafık bir gölgenin iz
sürdüğü dirayetsizliğimle
Sınandığım en asılsız
hükmüyüm,
Varsıl bir aşka riayet
eden, sen adı altında
Riyakâr bir çizgide,
Dolduruşa gelmişken aşk
meleği
Ve israfı hatta ifşası
Tümden gelen bir
coşkuyu yok sayan
Hak maliklerine bir
redifle yaptığım şu göndermede,
Asılsız bir kelamdan
sızan nefretin,
Tarafınca
çarptırıldığım en asil cümleyim belki de:
Ayyuka çıkan bir
yalnızlığın neferinde
Ve münafık imlerin
indinde.
Şimdi diyeceksin
aslında demelisin de:
Ne olduğu umurumda
olmasa da
Beklediğim o restten
arda kalan
En yalancı bakış
ardında ezilmişliğin
Ve engin sureti evrenin.
Bir sureyim, bir nota
belki de
Hafriyat yüklü bir
işkence;
Acılarımla büyürken, damıtıldığım
Şu peyzajda yükümlü
olduğum
Ve belli ki,
bilmediklerimi maruz görmeyen
Bir gölgenin
esaretinde.