Kaçışının ifrit gözleri hala peşimde
Hala korkunç bir zifiri karanlık günlerim
Tırpan gibi biçti gönlümü kaçışın
Hala telaş telaş korkuyla yanıyor yüreğim
Geriye bıraktığın çilen hala ellerimi tutuyor
Sitemlerin hala acı bir feryat yüreğimi yakan
Zamanım saman alevi gibi söndü zamansızlığı yaşıyorum
Üşüyorum senden kaçıyorum
Kaçışın hala peşimde
Hala korkunç bir zifir karanlık günlerim
Kaçıyorum hala
Batıracak beni bu kaçışın
Gizli bir inde atılan okla yaralandım
Yarama merhem bulmak ne mümkün
Yuvasını kaybeden bir kuş gibiyim
Havada boşuna uçan
Yeni bir yuva kuramayan
Çırpınarak uçan
Çırpındıkça batan yorulan
Ah o ak gözlerinden kaybolmak isterken
Sen kayboldun gittin gözlerimde
Dudaklarım dudaklarını öpsün isterken
Ayrılık alnımdan öptü
Şafaklar seninle bana koşsun isterken
Şafaklardan kaçıyorum
Kaçtıkça batıyorum yorgun bir asker gibi
Kaçışın hala peşimde
Hala korkunç bir zifiri karanlık günlerim
Kaçıyorum hala
Batıracak beni kaçışın
En mukaddes olan aşka seninle sarılmak isteyen
Şimdi hasretine sarılan ben yalnız ve yorgun
Açan bir lale olmak isterken gönlünde
Şimdi solan bir laleyim susuz kuruyan
Laleler sümbüller gibi gönlündeki gülleri koklamak isteyen
Lakin şimdi hasretini koklayan kokladıkça
Zifiri karanlığa gömülen ben yorgun
Yorgunum hasretinde kaçmanın yolu uzun
Diken dolu batıyor her yanıma
Mümkün mü seni unutmaya çalışmak
Ama unutmam kaçmam lazım
Aynı okları yeniden yememek için
Aynı kahırla bir daha ölmemek için
Çekilmez bir yük terk edişin omuzumda
İnmeyen indirmeye güç yetmeyen bir yük hasretin
Kaçışın gönlümde bir yaralı yük
Taşıdıkça sırtımı gönlümü kanatan
Kanatları kırılmış bir yaralı kuşum
Uçamayan bir yuva kuramayan
Yaralı bir kuşum ben
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-